Asker (odanın ortasına doğru yürür) : Sen ya da başkası.. Hiç önemli değil. Benim aradığım.. (Susar bir an.) İncelik benim aradığım. Anneye, ablaya benzer birilerine sokulmak. Sıcak, yumuşak bir el... Umutmak... Her yan asker. Hep aynı renk. Aynı elbise. Siz bile çoğu zaman asker elbisesi giyiyorsunuz. Utanmasalar ağaçlara bile asker elbisesi giydirecekler... Sonra bir türlü dinmek bilmeyen o ilkbahar yağmurları... Barakanın üstünde yağmur tıpırtıları... Barakanın çeliğinin boz bir sesle bu tıpırtıları büyütmesi, büyütmesi, büyütmesi... Bir an yağmurun diner gibi olmasına sevinmek. "Oh... diniyor galiba" demeye kalmadan, yeniden başlaması. Kurbağa sesleri... Geceyi en karanlık, en suskun yerinden kemiren kurbağa sesleri... Sonra uzun, sıcak haziran gündüzleri... Sonra Sarı Köpek alarmları... Gece yarısı kan uykudan bıçak gibi fırlamalar... Yürümek, yürümek, yürümek. Bilinmeyen dağlara doğru saatlerce yürümek... (KADIN'ın tam önüne dikilir.) Benim aradığım... (Susar.) Benim arayıp da bulamadığım... bir... bir... (Aradığı kelimeyi bulamaz.)
Sedat Veyis Örnek- Pirinçler Yeşerecek