Yaşamının her evresini sefaletle geçiren yazarın kumar sorunu vardı ve biriken borçlarını kapatmak için kitap yazmak zorundaydı. Toplumsal olaylar konusunda sessiz kalmak istemez, reform isteyen halkın yanında olmayı tercih ederdi. Bunun üzerine Rusya'nın Avrupa ülkelerine nazaran hiç gelişmediğini düşünen bir grup aydın yeni bir reform
"Sayın bayım," diye başladı söze yine gösterişle, "yoksulluk ayıp değil, bu gerçek. Sarhoşluğun da hayırlı bir şey olmadığını biliyorum ve bu da doğru. Ama dilencilik sayın bayım, dilencilik ayıptır efendim. Yoksullukta doğuştan gelen duygularının soyluluğunu korur insan, dilencilikteyse asla ve kimse koruyamaz. Dilencilik edeni sopayla kovalamazlar bile, daha da incitici olsun diye süpürgeyle süpürürler insan cemiyetinden; hem de haklı olarak; çünkü dilencilikle önce ben kendi kendimi aşağılamaya hazırım."
' biliyor musun Sonya bak sana ne diyeceğim. Aç kaldığım için kocakarıyı öldürseydim şimdi mutlu ve zengin olacaktım bunu bilmiş ol...''
' ama dostum , deliller çoğu zaman iki ağızlı bir kılıç gibidir '
' bazen bu sorgular, sorguya çekilenden çok sorguya çekeni yanıltır.''
Bazen hayatta öyle karşılaşmalar olur ki hem de hiç tanımadığımız insanlarla, bir tek söz bile konuşmadan, birdenbire, tek bir bakışla ilgilenmeye başlayıveririz.
"Anlıyor musunuz, anlıyor musunuz sayın bayım, bir insanın artık gidebileceği hiçbir yerinin olmaması ne demektir, anlıyor musunuz? Çünkü her insanın gidebileceği hiç değilse bir yerin olması gerekmez mi?.."