Kağızman'da devlet hastanesi yolu üzerinde bir tane mezarcı var. Böyle işlek bir zekâ daha görmedim. Adam resmen müşterinin ayağına gelmiş. Aklıma hemen bir reklam filmi geldi ve replik şu: Doktorunuz az ömrünüz kaldığını söyledi ve mezar taşınız hâlâ hazır değil mi? Hiç üzülmeyin! Mezarcınız burada, ayağınıza geldi. Dilediğiniz gibi laf sokucu, öğüt verici ya da boşverici sözler yazdırabilirsiniz. Hatta akrabalarınıza da laf sokabilirsiniz. Baş ucunuza gül figürü çizdirebilir, kuşlar için suluk koydurabilirsiniz. Haydi, hemen mezarınızı seçin ve bize hastane penceresinden seslenerek siparişinizi iletin. Sonrasını bize bırakın ve gönül rahatlığıyla ölün. Her zaman hizmetinizdeyiz siz yeter ki ölün :)
fiyatların yükselme zamanını kollamak üzere ziraî mahsûllerin stoklayıp saklamak olan ihtikâr (spakülasyon) uğrusuz bir hâdisedir. Onun için "stok edilen malın faydası telef olur." diye meşhur olmuştur.
Bir tüccar eğer alışverişlerde, düşük karakterli kişilerin yaptığı gibi hile, yalan yere yemin etme gibi yollara tevessül ederse, tamamen rezil bir ahlâka sahip demektir.
Sahneye küresellikle yerelciliğin garip bir karışımı hâkimdi. Çin'den değerli ipek veya Ortadoğu'dan değerli halılar getirmek ekonomik olarak uygunken, yakın yerlerden ucuz mal getirmek avantajlı olmuyordu. Günlük temel ihtiyaçlar için her toplum mümkün olduğunca kendi kendine yetmek zorundaydı. Yerel işbölümü esas olarak, ülkede kesinlikle üretilemeyen veya ikâmesi genellikle kolay olmayan mallara dayanmalıydı. Uzun mesafe ticareti temelde aristokratik tüketime veya lüks ürünlere yönelik olmalıydı.
(Ortaçağ Avrupa’sının ilk örneklerinde)Borç miktarını tespit etmekte kullanılanın (değer ölçüsü), borcu ödemede (ödeme aracı) kullanılması zorunlu değildi.