Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Öte yandan mastürbasyon ve beyne kan hücumu, deliliğe yol açtığı görüşüyle, hastaların genital bölgeleri bağlanıyor, ya da kaynar suyla haşlanıyordu.
1784’de Viyana’da Kent Hastanesi alanı içinde “Irrenturm [Deliler Kulesi] ” inşa edildi. Beş katlı bu binada, delilerin kapatılacağı her biri 13 metrekare olan 139 hücre vardı.
Reklam
1676'da ruh hastaları, şok etkisiyle bilinçleri yerine gelsin diye yılan dolu bir çukura atılırlardı. Psikiyatri klinikleri için Batıda hala kullanılan “yılan çukuru” deyimi, o günlerden kalmadır.
16. yy., Avrupa’da ruh hastalarının ele alınışları bakımından önemli bir ilerleme getirmedi. Ruhu şeytan tarafından işgal edilmiş olanların öldürülmeleri emri, ancak 1682 yılında yürürlükten kalktı.
1330’da Londra’da Bethlem Hospital kuruldu. Buraya 1337 yılından itibaren ruh hastaları yatırılmaya başlandı. Depo hastane özelliği taşıyan bu kurumda hastalara bakım koşulları son derece kötüydü. Hastalar, zincirlere vuruluyor, dayak atılıyor, çürümüş gıdalarla besleniyorlardı. Bir başka tedavi biçimi, düzenli kan alınmasıydı. Bu durumdan karlı çıkan, hastanenin yöneticileriydi. Çünkü, sirke gelir gibi “deli”leri görmek için gelen halktan giriş ücreti alınıyordu.
“Beynimizle” diyordu Hipokrat, “düşünürüz, görürüz, işitiriz, çirkin ve güzel olanı, kötü ve iyi olanı, hoş ve hoş olmayanı anlarız. Beynimizle aklımızı kaybeder, deliririz, gece olduğu gibi, gün ağarırken de korku ve dehşet, bizi beynimiz aracılığıyla ele geçirir, gereksiz endişeler, gerçekten kopma, huzursuzluk ve saflık. Bütün bunlar beynimizle meydana gelir, o hasta olduğunda yani. Bu da çok sıcak ya da soğuk, çok nemli ya da çok kuru olmasına ya da herhangi bir şekilde doğal yolla, kaldıramayacağı bir zarara uğramasına bağlıdır."
Reklam
Kimse kimliksizliği kabul edemez. Hiç bir hasta da sadece “3. koğuştaki diyabet”, “5 no.lu yataktaki mide ülseri” diye anılmak istemez.
İlk karşılaşmada hekim de hasta da birbirine yabancıdır. Hastalık ise her ikisi için de yabancı bir durumdur.
Yaratıcılık bir dürtüdür (Eros) ama bununla at başı gidip yarışan bir dürtü de yıkıcılıktır (Thanatos).
Uygarlığın ilerleme sürecinde, bilinmezler bilinir hale gelip, pozitif bilimlerin gelişmesiyle, tıp da pozitif bir bilim olmuş ve laikleşmiştir, ama insanın en değerli yanıyla, sağlığıyla uğraştığından, onu en korktuğu şeyden, acı çekmek ve ölmekten, koruyucu bir görevi üstlendiğinden, hekimlik, kendisinden beklenen tümgüçlülük niteliğini, dolayısıyla otorite konumunu, pek yitirmemiştir.
133 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.