t

Toplum Bilimi

0 üye
Atatürk'ün sonsuz kıymetini en çok kadınlar anlamalıdır.
Türk kadınının, Atatürkçü bir devrim anlayışı içinde elde ettiği kazanımlarının önemini iyi değerlendirebilmek için İran İslam Cumhuriyeti'nin, yirminci yüzyılın sonlarına yaklaşır­ken, İran kadınına layık gördüğü konuma kısaca göz atmakta yarar var. İran' da, "taammüden" işlenen cinayetlerde kadının tanıklığı kabul edilmemektedir. Katilin öldürülebilmesi için ödenmesi gereken "kan parası", eğer öldürülen kişi kadın ise, yarıya inmektedir. Koca, karısını "zina" yaparken görüp de öldürürse ceza almamaktadır. Okullarda kız ve erkek öğrenci­ler ayrı kitaplar okumakta, erkek öğretmenler kız öğrencilere ders verememektedir. Humeyni ve yakınları, İslam'ın "zor" ile bağdaşmayacağını söyleyerek, örtünme konusunda kadın­lara baskı yapılmayacağım vaat ettikleri halde, örtünmeyen kadınlar işten çıkarılmakta ve doğrudan ya da dolaylı bas­kılarla kadınların örtünmeleri zorunlu kılınmaktadır. "İslam Devrimi"nden sonra, kadın yargıçlar işten atılmıştır.
Sayfa 192Kitabı okudu
Kadınların acıya dayanma güçlerinin çok daha faz­la olduğu bilindiği gibi, kadınların ortalama olarak erkeklere oranla daha fazla yaşadıkları da bir gerçektir. Ama biyolojik olarak çocuk doğurma işlevinin kadına ait oluşu, onu ev içi işlere itmiş ve giderek toplumsal konumunun belirlenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Reklam
İslâmiyet, Arap kadın için yararlı olurken, Türk kadınına zarar verdi
Kuran'ın "Cahiliye" dönemi olarak adlandır­ dığı İslam öncesi Arap toplumlarında, kadın Türk toplumla­rının tersine, toplumun en aşağılanan öğesini oluşturuyordu. Bazı hayvanlar, örneğin deve bile, kadından değerli sayılmak­taydı. Kız çocuklarının ölüme terk edildiği, hatta diri diri gö­müldüğü durumlar yaygındı. Kız çocuk doğuran analar ce­zalandırılabiliyorlardı. Kadın mal gibi satılabiliyor, kocanın ölümünden sonra miras olarak devrediliyordu. Erkek istediği kadar kadınla evlenebilir ve kadını dilediği zaman terk ede­bilirdi. Kadınlar erkeklerden daha az yemekle yetinmek zo­rundaydılar. Aytunç Altındal'a göre "kadının insan olup ol­madığı bile tarhşma konusu haline gelmişti." İslam dini Arap kadınını işte bu konumdan aldı ve hiç değilse erkeğin yarısı kadar haklara sahip olduğu bir duruma getirdi. Bu gelişme, İslam'ı kabul eden Arap kadını için büyük bir ilerleme, ama Türk kadını açısından da aynı ölçüde bir gerileme anlamı ta­şımaktadır.
Sayfa 189Kitabı okudu
Kültürel kaynaşama.
Türklerin Anadolu için "Biz bu toprakları, bu topraklar da bizi fethetti!" demeleri doğrudur.
Bernard Shaw
"Eğer yirmi yaşında iken komünist de­ğilseniz, kalbiniz yok demektir; kırk yaşına geldiğinizde hala komünist iseniz, kafanız yok demektir."
Sayfa 164Kitabı okudu
Çağdaş koşullar, geleneksel krallıkların varlığını sürdürmesini giderek zorlaştırıyor. 1950'lerden bu yana, Mısır, Irak, Afganistan, Libya, Etiyopya ve İran gibi ülkelerde hanedanlar birbiri peşi sıra yıkıldılar. Suudi Arabistan, Fas, Ürdün ve Körfez Emirlikleri'nin de dahil olduğu bu grup bir yandan küçülürken, bir yandan da kendi içinde değişim geçiriyor. Petrol zengini ülkelerde yaşam düzeyi toplumsal bilinçlenmeden daha hızlı arttığı için şimdilik sorun yok. Ama eğitim olanaklarının ve kitle haberleşme araçlarının yaygınlaşması ile bu ülkelerdeki geleneksel dengeler de zaman içinde mutlaka değişecek ve geleneksel siyasal kurumlar istikrarı sağlamamaya başlayacaktır. Fas ve Ürdün gibi zengin doğal kaynaklara sahip bulunmayan ülkelerde ise çağın gereklerini görebilen kralların, denetim altında bir çağdaşlaşmadan yana tutum takındıklarını görüyoruz. Her iki durumda da geleneksel yapıdaki değişmeler hızlanıyor.
Reklam
42 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.