Hikâyeler tıpkı fosiller gibi toprağın altında yatar. Önceden var olan bir dünyanın kalıntılarıdır. Yazarın görevi ise kutusundaki araçları kullanarak onları özenle, mümkün olduğunca sağlam bir şekilde ortaya çıkarmaktır.
Yazmak istediğin şeyi yazamazsın ve eğer paraya ihtiyacın olmasa düşünmek bile istemeyeceğin bir şeyler yazarsın. Fakir bir yazar olmak iğrenç bir ticarettir.
Sayfa 25 - İletişim Yayınları & Joseph Frank Önsözü·Kitabı okudu
Eylemde bulunan insanın şiddetli coşkusu ile bu eylemin sunulduğu okurun sakin ruh hali arasında öylesine büyük bir karşıtlık hüküm sürer, arada o kadar geniş bir mesafe bulunur ki okurun bir bağlantı kurmaya kalkışması bile zordur, hatta imkansızdır.
"Ben bilmiyorum gazeteler yazıyor." diye cevap verdim. "Gördün mü?"; "Hayır". "Hakkında fikrin var mı?"; "Hayır". "Şu kişiyi tanıyor musun?"; "Hayır". "Bir kişi hakkında bilmeden, rastgele konuşmaya ne derler?"; "Dedikodu" dedim. "İşte senin yaptığın dedikodudur" dedi. Ben, "Peki yazmayayım mı?" deyince, "Kızım, şunu bilmen gerek, bundan böyle yazıp çizeceğin herhangi bir şey bulunursa önce tahkîki lazım. Yaz ama gör, öğren ondan sonra yaz. Hatta vasiyetimdir, muhakkak yaz." dedi. İlk kitabım babama ithaftır ve hakikaten gördüklerimi, bildiklerimi yazdım; bilmediklerimi de kimden, nereden aldığımı belirterek yazdım.
Sayfa 48 - L&M Yayınları, Genişletilmiş baskısı da var. 1. Baskı 2005·Kitabı okudu