Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

zolazweigatay

Sabahları, uzaktan uzağa gelen koyun melemeleriyle, sürülerini çimenli yamaçta otlatmaya götüren Gül Damanlı çobanların kavallarının tiz sesiyle uyanırlardı. Sonra keçilerini sağar, tavuklarını besler, yumurtaları toplarlardı. Birlikte ekmek yaparlardı. Nana ona hamurun nasıl yoğrulduğunu gösterdi; tandır’ın nasıl tutuşturulacağını, elde yassıltılan hamurun, tandırın iç duvarlarına nasıl yapıştırılacağını. Dikiş dikmesini, pilav yapmasını, pilava katık edilen değişik sebzeleri pişirmeyi öğretti: şalgam güveci, ıspanaklı sebze, zencefilli karnabahar.
Reklam
339 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bu Ülke
Bu ÜlkeCemil Meriç
8.6/10 · 21,2bin okunma
Sensiz giden trenler, ufuklarda kaybolan birer ümit Nehir gibi akmıyor günler Heraklit Heraklit. Zaman masal kuşlarına benziyor... Abus, kocaman, sâkit. Ve geceleri Alnında dolaşır biteviye Kirli, soluk pençeleri. Yıldızlarısöndürmüşfırtına, Batan bir gemidesin, Senden ne kalacak yarına! Kıyılardan imdat isteyen sesin.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Din, aşk, şiir... Boşlukta yuvarlanan insanın bir yıldıza attığı merdivenler. En yüce, en güzel, en ölümsüz taraflarını benliğinden koparıp bir mücerrede armağan eden insan, neden fakirleşsin?
Kendimizi tanımak... Ruhumuzun mahzenlerinde bizden habersiz yaşayan bir alay misafir var. Berhanenin bazen bir, bazen birkaç odası aydınlık. Işık binanın üst katlarında. Kendini tanımak. Kendini, yani eriyeni, dağılanı, dumanlaşanı. Sen acıların, utançların, zilletlerinle aynısın. Rüyaların, hayallerin, dileklerinle bir başkası.
Reklam
Seni görmesem Buda olurdum, seni gördüm budala oldum.”
Zekâ rüzgârda unutulan mum, bencillik fanus. Senin fanusun yok. Ve Şuurun, hasta bir hayvanın korkularını aksettiren kırık bir ayna.
Kitaplar kadınlara; kadınlar şehirlere benzer. Paris, Londra veya Madrid... herhangi bir dişi kadar muhteşem, herhangi bir dişi kadar alelade. İnsan Şehriyle biner trene; şehri, yani zaafları, alışkanlıkları, zilletleriyle. Her kitapta kendimizi okuruz. Kendimizle yatarız her kadında. Kitaplar, kadınlar, şehirler, metruk kervansaraylar gibi boş. Onları dolduran senin kafan, senin gönlün.
Kuşlara benzer kelimeler, odana dolarlar bir akşam. Nereden gelirler bilinmez. Kâh çığlık çığlığadırlar, kâh sesleri işitilmez.
“Bir neye benzesin ömrün, onu namelerle doldur.”
Reklam
İnsanlık, barut fıçıları üzerinde rakseden sarhoş . Ağzında sigara ve elinde havaî fişekler.
Rousseau için şeytan: özel mülkiyet. İnsan, bir tarlanın etrafını çitle kuşatıp, burası benimdir dediği günden beri doğru yoldan uzaklaşmış . Cinayet cinayeti kovalamış, facia faciayı. Sonunda medeniyet denilen bu yapma düzen kurulmuş.
Şiddet, uçuruma açılan bir yol; sabır hakikate.
Sayfa 376Kitabı okudu
Yığın büyük adama kanunu çiğnemek hakkını tanımaz. Suçlunun kellesini keser; böyle yaparken de mizacına uygun davranmış olur. Ama bir nesil sonra aynı kalabalık kellesini kestiği adamı azizleştirir. Yığın hale hükmeder, büyük adam istikbal’e.
Bu Ülke
Bu Ülke
Cemil Meriç
Cemil Meriç
Gözleri yavaş yavaş karanlığa alışan genç adam,onun henüz beyaz ve fakirlikten solmuş yüzüne bakıyordu; yaşını anlayamıyor,kız ona o kadar narin gözüküyordu ki,onu ancak on iki yaşında tahmin ediyordu.Buna karşın,kızın daha büyük olduğunu hissediyor,serbest tavırlarından sıkılıyordu.Kız hoşuna gitmiyordu,başlığının altındaki soluk çehresi ile onu fazla küçük buluyordu.Fakat bu küçüğün kuvveti,becerikliliği ve soğukkanlılığı onu şaşırtıyordu.Süratle küreğini çalıştırarak,arabasını ondan önce dolduruveriyor,sonra alçak kayalıkların altından rahatça geçerek,hiç bir yere takılmadan boşalyıp dönüyordu.Etıenne ise kan ter içinde didiniyor,arabasını yoldan çıkarıyor,takılıp kalıyordu
Germinal
Germinal
202 öğeden 181 ile 195 arasındakiler gösteriliyor.