Bu bilgiye ulaşma isteğim küçük çocukların değil de, genelde büyüklerin hissettiği duyguların bende de tezahür etmesi sonucu ortaya çıkmıştı. Okulun 4,5 yılında aynı sınıfta olmamıza rağmen varlığını son aylarda hissetmeye başladığım Meleğ'in benden hoşlanıp hoşlanmadığını, onun da benimle aynı duyguları hissedip hissetmediğini merak ediyordum. Ve bunu öğrenmenin bir yolunu arıyordum. Gidip direkt soracak cesaretim yoktu. Ya gidip öğretmene şikayet ederse, yada gidip ailesine söylerse diye aklımdan geçirmeden edemiyordum. Babası öğrenirse beni dövebilirdi. Yada babama söyleyip esaslı bir sopa yememi sağlayabilirdi. Ama büyük ihtimal ilk önce öğretmenimize söylerdi. Babamın veya Meleğ'in babasının atacağı sopa, öğretmenimizin atacağı sopanın yanında sinek ısırığı gibi kalırdı. Bana karşı olan hislerini daha az zararla öğrenmenin bir yolu olmalıydı.
Öğlen yemeğine çıkmadan önce kafamda bütün planı yapmıştım. Eğer planım işe yararsa, öğrenmek istediğim o çok değerli bilgiyi öğrenecektim. O gün teneffüse çıkan bütün o çocukların bir amacı vardı. Top oynayanlar zil çalmadan galip taraf olmak, uzun eşek oynayanlar altta az kalmak, dalya oynayanlar ebe olmadan yıkılan briketleri dizmek ve ebelikten kurtulmak istiyorlardı. Ama benim amacım başkaydı. Ben o gün, okulda kimsenin sahip olmadığı bir oyuncaktan ve onunla oynayacağım oyunlardan vazgeçip, karşılığında değerli bir bilgiye sahip olmak istiyordum.