Yüzümüzü altında saklamaya çalıştığımız saçlarımız bizim enkazımızdır, biz hep o enkazın altında yaşadık.
Acısını çektiğin o aşk, ardından ağladığın o dostun, seni bırakıp giden veya senin bırakıp gitmek zorunda kaldığın her şey senin enkazındır.
Kaybettiğimiz her sınav, her iş görüşmesi, yenildiğimiz her deneme, geri dönmek zorunda olduğumuz her yol, yaşadığımız her hastalık, alamadığımız her nefes, sıkışan kalbimiz, titreyen ellerimiz bizim enkazımızdır.
Bize normal hissettirmeyen insanlar, bize kötü hissettiren cümleler, etrafımızda dönüp duran yüzümüze gülen ama bizi üzen herkes bizim enkazımızdır.
Heyecanımızı anlamayanlar, endişemizi anlamlandıramayanlar, hayallerimizi duyup gülenler, bize inanmayanlar, bizi üzgün görüp mutlu olanlar, kalbi kötülükle büyüyenler, bize bakıp bizi göremeyenler, bizim enkazımızdır.
Bize kendimizi unutturanlar, bize kendimizi sorgulatanlar, bize evimizi kaybettirenler, bizim enkazımızdır.
Hayat başımıza yıkılır, altında kalırız, fark etmeyiz.
Hayat bizim enkazımızdır.
889 burada, enkaz altında.
Peki sen? Burada mısın?