Dünyaya sınanmak üzere gönderilen insan, bu imtihanı kaybetmesine yol açabilecek çeldiricilerle karşı karşıyadır. Bunları aşabilmesi ise kendini tanıması, dünyada varoluş amacını iyi kavramasıyla mümkündür. Bunun için hem iyili ge hem de kötülüğe eğilimli bir yaratılışı olduğunu bilmesi çok önemlidir. Kur'ân inanmayan insanın benliğindeki acelecilik, bencillik, mala-mülke ve dünyaya düş künlük, nankörlük gibi olumsuz özelliklerinin altını israrla çizer. İnsana dair bildirilen bütün iyi özellikler ise iman etmiş insanın kazandığı özelliklerdir. Bu anlatım tarzından anlaşılan şudur: Insan iyi özelliklerini ancak iman ederek, Allah'a gönül- den bağlanarak geliştirebilir. Zayıflıklar ise inançsızlık toprağında rahatça serpilip büyür. İşte bu noktada Allah gönderdiği vahiyle insanın yanındadır. Doğru yolda kalmak suretiyle cennetin güzelliklerinde yaşaması için insanı Kur'ân'da sıkı sıkıya uyarmaktadır.
Sayfa 370
Allah Teâlâ, dünya hayatına ve onun geçici güzelliklerine kanıp aldanmamalan için Müminleri uyarır. Çünkü insan, gözüne güzel görünen, gönlünü çelen bütün bu nimetlerin gerçek değerini, dünyayı ve âhireti birlikte değerlendirerek idrak edebilir. Bu yüzden Müminler, âhiretteki hesabi tasdik eder, dünyada kendilerini yasaklardan uzak tutar ve Allah'ın verdiği rızıklardan muhtaçlara verirler.
Sayfa 368
Reklam
İnsanın kötü yönünü, nankörlüğünu, cimriliğini, unutkanlığını içeren bütün iyetler, bunları hep kâfir insan üzerinden anlatmıştır. Bu yüzden Kur'ân bu insani, gerçeğe karşı kör ve sağır, hakkı dile getirmede dilsiz, kalpleri katılaşmış ve şükretmeyen nankör (kâfir ) olarak tanımlar Kur'ân'da Rabbinin iyiliklerini inkâr eden ve O'nun buyruklarına uymayan insan şöyle tanımlanır: "Kahrolası o insan! Ne kadar da inkârcı ve nankör! (Bir düşünse) Allah onu neden yarattı? Bir spermden yarattı da ona şekil verdi. Sonra ona yolu kolaylaştırdı. Nihayet onun canını aldı ve kabre koydu. Sonra dilediği bir vakitte onu yeniden diriltecek. Hayır! İnsan, Allah'ın emrettiğini yapmadı."(Abese Sûresi 80/17-23)
Rabbimiz insanın zayıf yaratıldığını bildirir. İnsan fiziksel ve ruhsal birtakım aylıklar taşır. Arzularına hakim olamaz. Sözünü yerine getirmede azimli değildir. Her istediği şeyi yapamaz. Kur'ân-ı Kerim insanın en başta gelen zayıflığının Allah'a karşı isyan (zulüm) olduğunu bildirir. Insan kendisine ve diğer insanlara kötülük eder, günaha girer. Allah'ın emrine karşı cüretkâr davranır ve sonunda aldanır. Onu bu duruma düşüren çok cahil (cehul) olmasıdır. Sonunu düşünmeden büyük sorumluluklar yüklenir."
Sayfa 361
"Nefse ve onu (insanın özü olarak) şekillendirip düzenleyene; ona kötü ve iyi olma kabiliyetlerini verene (yemin olsun)! Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiştir. Onu arzularıyla baş başa bırakan da ziyan etmiştir." (Şems 91/7-10)
Sayfa 360
Doğum sonrasında bebeğin normal emzirilme süresi yaklaşık iki senedir. Bir çocuğun dünyaya getirilmesinde, beslenmesinde, büyütülmesinde ve eğitilmesinde anne ve baba ortak sorumluluğa sahiptir. Ancak annenin fedakârlığı özellikle vurgulanmıştır. Nitekim Hz. Peygamber (sas), "Ey Allah'ın Resûlü, kendisine güzel dav- ranıp yakınlık göstermemi en çok hak eden kimdir?" şeklindeki bir soruya "Annen" cevabını vermiş, "Sonra kimdir?" denilince yine "Annen" demiş, üçüncü defada da "Annen" dedikten sonra nihayet dördüncü soruda "Baban" buyurmuştur.
Sayfa 347
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.