"Hoşça kal, konuşacağız daha önce,
ya da sonra; hatırlamıyorum,
belki de karşılaşmadık bile
ya da haberleşemiyoruz.
Böyle çılgın alışkanlıklarım var,
konuşuyorum, kimse yok, dinlediğim yok,
sorular soruyorum kendi kendime
ve asla yanıtlamıyorum."
Sürdürmek uğruna hayatımızı
Bu kadara sıradan olmasaydık
Ve bir an, hiçbir şey yapmasaydık,
Belki dev bir sessizlik
Yarıda kesebilirdi kederini
Kendimizi hiç anlamayışımızın,
Kendimizi ölümle korkutmanın,
Belki de toprak öğretecek bize
Ölü görünen herseyin
Aslında canlı olduğunu.
Simdi on ikiye kadar sayacağım
Sessiz olun, ben gideceğim.
Neler görmüyor ki insan.
Dolandırıcılar gördüm
kusursuz beylerin ağırladığı,
herşey İngilizceydi.
Ve iyi insanlar gördüm, açlar
çöplerin içinde ekmek arayan.
Herkes yumrukladı kapımı
ve bir şeyler alıp götürdü benden,
yabacılardı hepsi
ama iyi tanıyordum onları,
dost düşmanlardı
beni tanımadan bekleyen.
Nasıl incitmezdim onları?
Elveda Paris, elveda sonbahar,
mavi gemi, sevdalı deniz,
elveda ırmaklar, köprüler, elveda
çatlayan, mis kokulu ekmek,
derin, tatlı şarap, elveda,
elveda beni seven dostlar
gidiyorum şarkı söyleyerek denizde
geri dönüyorum solumak için köklerimi.
Belli değil adresim,
yüksek denizlerde, yüksek topraklarda yaşarım:
coğrafyadır benim şehrim:
sokağın adı "Gidiyorum!"
numarası "Dönmemek Üzere."