Bayan Bantry adamı sarstı. «Dinlemelisin. Mary, buraya geldi ve kütüphanede bir ceset olduğunu söyledi.»
«Ha? Ne?»
«Kütüphanede bir ceset...»
«Kim demiş?»
«Mary.»
Bay Bantry karmakarışık olan aklını, kafasını toplamaya çalışarak, duruma hakim olmaya çabaladı.
«Saçmalama, kızım. Rüya görmüşsün.»
«Hayır görmedim. Önce ben de öyle sandım. Ama rüya değil bu. Kız içeri girdi ve öyle dedi.»
«Mary içeri girerek kütüphanede bir ceset olduğunu mu söyledi?»
«Evet.»
Bay Bantry «Ama olamaz ki,» dedi.
Bayan Bantry duraksayarak, «Evet...» dedi. «Herhalde.» Sonra kendisini toplayarak sözlerini sürdürdü. «O halde Mary neden öyle söyledi?»
«Öyle söylemiş olamaz.»
«Söyledi.»
«Belki sen hayal gördün.»
«Ben hayal görmedim.»
Bay Bantry'nin uykusu iyice açılmıştı artık. Meseleyi çözmeye hazırlanıyordu.
Şefkatle, «Sen rüya görmüşsün, Dolly, iste o kadar,» dedi. «Buna okuduğun o polisiye roman neden oldu. Su 'Kırık Kibrit Cinayeti.' Hani —Lord Edgbaston kütüphanedeki halının üzerine güzel bir sarısının yattığını görüyor. Kız ölmüş. Romanlarda cesetler muhakkak kütüphanelerde bulunur. Gerçek yasamda böyle bir olayla hiç karşılaşmadım.»