Sessiz gecelerinden, aydınlık sabahlarına uyanışım...
Kimine göre hasret, kimine göre acı, kimine göre sevdamın adısın...
Açtığın yaralarımda, yaradana yaklaşmamsın...
Lâl olmuş dillerimle, yüreğimde ki yanan kor ateşle ettiğim dualarımsım.
Nefsimden uzakda duruşum, sadakatle beklediğimsin...
Dostum, sırdaşım, yarenim, öncem, sonramsın...
Herşeyi bir kenara bırakıp yüreğimde teslim olduğumsun...
Herşeyi göze alıp sebepsizce sevdiğim, hasretin de yoğrulduğumsun...
Gene sensiz geceler, sensiz doğacak bir gün...
Bu günde tevekkül, bu günde teslimiyet..
ben gidersem sazım sen kal dünyada
gizli sırlarım aşikar etme
lal olsun dillerin söyleme ya da
garip bülbül gibi ah u zar etme
(freiburglu âşık martin heideggerî)
-Peki annemin dediğini hatırlıyorsun, değil mi?.. ayrı dinlerden olduğumuzu!..
Boynunda ince kordona asılı lâl taşından haçı tuttu, hızla çekip kordonu kopardı ve Sanin'e uzattı.
-Eğer seninsem, senin dinin de dinimdir!
Sayfa 370 - Hasan Ali Yücel klasikleriKitabı okudu
Bütün dünyâya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım;
Nihâyet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.
Şehirden kaçmak isterken sular zâten kararmıştı;
Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdîyi sarmıştı.
Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hilkat kesilmiş lâl...
Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl.
Muhîtin hâli «insâniyyet»in