“Ben bunun için gelmedim, enişte,” dedi usulca. “Lallybroch benim değil ve onu istemiyorum. Tek istediğim babamı ve annemi görmek.”
Ian’ın uzun yüzü ferahladı ve elini kızın kendi kolundaki elinin üstüne koydu. Bir süre hiçbir şey demedi, sonra kızın elini sıktı ve indirdi.
“Tamam, peki. Sen yine de söyle ona; eğer isterse- ”
“İstemez,” diye kesin bir ifadeyle kesti sözünü.
Ian ona baktı, gözlerinin ardında muzip bir ifade vardı. “Onu hiç görmemiş biri için ne yapıp ne yapmayacağını çok iyi biliyorsun.”
Kız adama gülümsedi, ilkbahar güneşi omuzlarına vuruyordu.
“Belki de öyledir.”