Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Uyku
Uykusuzluğun insanları nasıl etkilediğini daha yakından incelemeden önce, uyku sırasında neler olduğuna ve hangi mekanizmaların bunlardan sorumlu olduğuna bakalım. İyi dinlenen insanlarda uyku sürecinin belirgin bir örüntüsü olduğunu gösteren sayısız kanıt var. Gündüzleri, güneş ışığı nedeniyle kısa mavi dalga boyundaki ışığa daha çok maruz
Sayfa 168 - Ayrıntı, 2019
Uykusuzluğun insanları nasıl etkilediğini daha yakından incelemeden önce, uyku sırasında neler olduğuna ve hangi mekanizmaların bunlardan sorumlu olduğuna bakalım. İyi dinlenen insanlarda uyku sürecinin belirgin bir örüntüsü olduğunu gösteren sayısız kanıt var. Gündüzleri, güneş ışığı nedeniyle kısa mavi dalga boyundaki ışığa daha çok maruz
Sayfa 168
Reklam
Sadece on yıl öncesine kadar, cebinizin civarında kıpırdanma gibi bir şey hissetseniz, o noktayı kaşıyarak rahatlatmaktan başka bir şey düşünmezdiniz. Bugün ise aynı sinirsel faaliyet bize telefonumuzu yoklamamız gerektiğini düşündürüyor.
Sayfa 167 - Metis BilimKitabı okudu
Harvard Tıp Fakültesi araştımacıları tarafından yürütülen bir çalışmada, gece yatarken kâğıda basılmış kitap okuyanlarla e-kitap okuyanlar karşılaştırıldı ve bunların gece uykularına ve sabah uyanıklığına etkisi incelendi.58 Sonuç tam da beklendiği gibi çıktı: Kâğıt üzerine basılmış kitap okuyanlara kıyasla e-kitap okuyanlar ortalama on dakika daha geç uykuya dalıyor, melatonin salgısı bir buçuk saat daha geç başlıyor, yüzde 55 daha düşük melatonin salgılanıyor, o çok değerli REM uykusu on iki dakika azalıyor, sabah uyanma kalitesi düşüyordu. Bu araştırma sadece on iki üniversite öğrencisi üzerinde yapılmıştı ama bu öğrenciler iki hafta boyunca hastanede kaldılar, uyumadan önceki dört saat boyunca basılı kitap ve ekitap okurken ve uyudukları süre boyunca saat başı kanları alındı.
Yatak odasında herhangi bir elektronik cihazı olanlar, geceleri ortalama kırk iki dakika daha az uyku uyuyorlar. Uyku zamanında odada akıllı telefon bulundurmak ise uykuyu gecede ortalama elli dört dakika azaltıyor. Bunun yalnızca Amerikalılara özgü olduğunu düşünenlere de söyleyelim: Mısır'da, Yeni Zelanda' da ve Finlandiya'da yapılan araştırmalar buralardaki çocukların ve ergenlerin davranış modellerinin de benzer olduğunu ortaya koydu.
Sayfa 178 - Ayrıntı, 2019
Günümüzün elektronik dünyasında, insanın yapacak hiçbir şeyinin olmaması çok güç. Çoğumuz tweet’lerin, mesajların ve parmağımızın hemen ucundaki sonsuz sayıda kedi videosunun bombardımanı altındayız. Fakat tüm bu oyalayıcı eğlenceler bile toplumdaki kolektif can sıkıntısını azaltabilmiş değil. Hatta bunun tam tersi geçerli olabilir. Bu tür şeyler kısa vadede dikkatinizi dağıtabilir ama kanımca, uzun vadede sizi sıkılmaya daha yatkın bir hale getiriyor ve kendinizi meşgul edecek yollar bulma becerinizi azaltıyor.17 Görüldüğü üzere can sıkıntısı bilgi parçaları arasında geçişler yapmamıza neden oluyor; hiçbir şey yapmadan öylece durup sıkılmaya tahammül etme becerimizi kaybetmiş gibi görünüyoruz. Bu yüzden tefekküre ve derin düşüncelere, hatta kontrollü düşüncelerin bizi götürmeyeceği yerlere gitmemizi sağlayan rasgele düşüncelere vakit kalmıyor. İngiltere Sosyal Meseleler Araştırma Merkezi’ndeki (Oxford) araştırmacılara göre: Dört bir yandan üstümüze boca edilen bu aşırı bilgi yükü kişisel düşünceler, tefekkür ve hatta yalnızca “dalıp gitmek” için bile çok az zamanımızın olduğu anlamına geliyor. Sürekli açık duran bir mobil telefon ve gözün dikkatini kendi üstüne çeken bol miktarda eğlence varken, bazı insanların o huzursuz, içedönük bakışla gerçek bir can sıkıntısı tecrübe etmeyi zor buluyor olması gayet anlaşılır bir durum.18
Reklam
Sabırsız olduğumuz su götürmez bir gerçek. Bunu, o anda yaptıkları işten veya yanlarında birisi olup olmadığından bağımsız olarak üç ila beş dakikada bir telefonlarına bakan insanları izleyerek doğrulayabilirsiniz. Amherst’teki Massachusetts Üniversitesi ve Akamai Technologies tarafından yapılan bir incelemede, 23 milyon çevrimiçi video izleme eylemini içeren sunucu verileri toplanarak kolektif sabırsızlığımızın bir resmi çıkarıldı; verilere göre, ortalama olarak, izleyiciler videonun başlaması iki saniyeden uzun sürüyorsa videoyu kapatıyor ve gecikmenin devam ettiği her saniye kalan izleyicilerin yüzde altısı daha başka bir yere tıklıyor.22 Bu verilerden, bir video başlamadan önceki o kısacık on saniyenin bile, izleyicilerin üçte ikisinin o ekranı kapatıp başka bir bilgi kaynağına geçmesine yol açtığını görüyoruz. İzleyicilerden habersiz olarak toplanan bu nicel veriler, çevrimiçi bir tüketicinin indirilmesi uzun süren bir siteyi terk etme süresine gönderme yapan “dört saniye kuralı” ile ilgili araştırma ve deneysel verileri destekliyor.23 Yakın zamanlarda yapılan bir araştırmada bu dört saniye kuralının “iki saniye kuralma” hatta “400 milisaniye kuralına” (yarım saniyeden az) yaklaşmış olduğuna dair bulgular görüldü; bu da hepimizin ne denli sabırsız olduğumuzu ve ihtiyaçlarımız ânında karşılanmazsa dikkatimizi hemen bir ekrandan diğerine kaydırmaya meylettiğimizi gösteriyor.24 Bundan sonraki birkaç bölümde, bölünmeye yatkın olduğumuz tipik durumlara dair araştırmalara kısaca göz atacağız.
Bilgi hiçbir zaman bu kadar kolay erişilebilir olmamıştı. Bilgisayarlarımızdaki birçok platformda pop-up bildirimler, e posta bildirimleri, bir sürü okunmamış mesaj ve tweet, bekleyen sohbet mesajları, henüz bakılmamış sosyal medya mesajları, hatırlatmalar, güncelleme uyarıları, hatta bazı bilgisayarlarda sürekli zıplayıp duran uygulama simgeleriyle karşı karşıyayız. Cihazımızı açtığımız an dikkatimizi kendine yönlendiren ve bir sonraki kaynağın ne kadar kolay erişilebilir olduğunu hatırlatan sayısız uygulama karşımıza çıkıyor. Artık kendimizi, telefonların küçük ekranlarının, tabletlerimizin orta boy ekranlarının, bilgisayarlarımızın daha büyücek ekranlarının ve HD televizyonlarımızın dev ekranlarının önüne park ediyoruz. Ve bunların her biri de dikkatimizi o anda yaptığımız işten uzaklaştırıp, daha ilginç olabilecek bilgiler içeren birçok pencere ve sekme vaadi (ya da tehlikesi) sunuyor.
Sayfa 208 - Ayrıntı, 2019
2004 yılında Sumatra’nın batı kıyısı açıklarında Hint Okyanusu’ nda meydana gelen depremin ardından yaşanan acı olayları ele alalım. Bu denizaltı depremi, on dört ülkede yaklaşık 230.000 insanın canını aldı. İlginç bir şekilde, raporlara göre tsunami gelmeden az önce deniz geri çekilirken insanlar yerlerinden kıpırdamadan durup bakmış, hatta merak edip tsunamiye doğru yaklaşmış (yukarıdan aşağıya doğru belirlenen hedefler), oysa diğer hayvanlar felaket gelmeden önce çoktan yüksek seviyelere doğru kaçmıştı. Tayland’ daki Khao Lak Fille Gezi Merkezi’nin sahibi, fıllerin bastıkları zemin yok olmadan beş dakika önce iplerini kopartarak, eğiticilerin emirlerini dinlemeksizin tepelere doğru hızla koştuklarını bildirmişti. Vahşi Yaşamı Koruma Demeği’nden Bill Karesh’in de dediği gibi: “İşitme duyularının, sesleri ayırt etme yeteneklerinin ve görme duyularının bizden daha iyi olduğunu biliyoruz. Ayrıca bu tür sinyallere bizden daha fazla tepki veriyorlar.” Hayvanlar diğer hayvanların dikkat çekici davranışlarında tepit ettikleri sinyallere de karşılık verirler: “İleride kuşların uçarak uzaklaştığını ya da hayvanlarin koştuğunu gördüklerinde, onlar da huzursuzlanıyorlar.”
Harvard Tıp Fakültesi araştırmacıları tarafından yürütülen bir çalışmada, gece yatarken kâğıda basılmış kitap okuyanlarla e-kitap okuyanlar karşılaştırıldı ve bunların gece uykularına ve sabah uyanıklığına etkisi incelendi. Sonuç tam da beklendiği gibi çıktı: Kâğıt üzerine basılmış kitap okuyanlara kıyasla e-kitap okuyanlar ortalama on dakika daha geç uykuya dalıyor, melatonin salgısı bir buçuk saat daha geç başlıyor, yüzde 55 daha düşük melatonin salgılanıyor, o çok değerli REM uykusu 12 dakika azalıyor, sabah uyanma kalitesi düşüyordu.
Sayfa 170 - Ayrıntı, 2019
Reklam
Göz izleme tekniğinin kullanıldığı araştırmalarda, bir web sayfasını ya da ekrandaki herhangi bir metni kitap okurken izlediğimiz yöntemle okumadığımız ortaya çıkarıldı. Gözlerimiz, birbiri ardına gelen her satırda bir sözcükten diğerine geçmek yerine bir "F" şekli çizerek okuyor; yani tüm metni okumak yerine sayfanın üst ve sol taraflarını okuyor, sonra metnin orta kısımlarını hızlı bir şekilde tarıyoruz. Buna bir de hiperlinkler, multimedya, videolar, kaydırma çubukları ve bir web sayfasındaki tüm diğer cezbedici ve dikkat dağıtıcı unsurlar eklendiğinde, artık hiçbir şeyle birkaç dakikadan fazla ilgilenemiyor olmamız şaşırtıcı olmasa gerek.
Sayfa 140 - Ayrıntı, 2019
336 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Deneysel çalışmalar sonucunda, zihnimizin nasıl dağıldığını ve bu dağınıklığı nasıl giderebileceğimizi anlatmaya çalışan bir eser. Günümüzdeki teknolojik gelişmelere bağlı olarak hızlıca ve kolay elde edilen bilgilerin zihinlerimizi dağınıklaştırırken, yazar bunların sebeplerini örneklerle açıklamaya çalışmış bu eserde. Okunmasını tavsiye ederim…
Dağınık Zihin
Dağınık ZihinLarry D. Rosen · Metis Yayıncılık · 2019140 okunma
Adam Gazzaley Larry D. Rosen( Dağınık Zihin ) Kitaptan yorumum
Teknolojideki yaratıcı yeniliklerin bir çoğu hayatlarımızı sayısız yönden zenginleştiriyor, ama aynı zamanda beynimizin hedef odaklı işleyişini bozma tehlikesini de beraberinde getiriyor. Bu ise gündelik aktivitelerimizdeki davranışlarımız ve bilişsel becerilerimiz üzerinde zararlı sonuçlar doğuyor. Tüm bunlar güvenliğimizin ve eğitimimizin yanı sıra ailemizle, dostlarımızla ve meslektaşlarımızla sağlam ve mutlu ilişkiler kurma yeteneğimizi olumsuz etkiliyor.
Uyku önemli
Araştırmacılar uyku bozukluğu üzerine yaptıkları araştırmaların kapsamını giderek daha da genişletiyor ve özellikle uykusuzluk ya da yetersiz uykunun gün içinde beynin işleyişine ne gibi etkilerde bulunduğu üzerinde duruyorlar. Örneğin bir çalışmada araştırmacılar üç buçuk yıl arayla yetişkin bireylerin beyin taramalarına baktılar ve uyku konusunda en sorunlu olanların beyin hacimlerinde daha hızlı bir küçülme olduğunu gördüler. Bilişsel kontrol ile daha doğrudan ilişkili bir araştırmada ise sadece tek bir gece uykusuz kalmanın bile gereksiz bilgileri önemli bilgilerden ayırma verimini azalttığı ve görsel takip becerisini düşürdüğü görüldü ki bu ikisi de Dağınık Zihne yol açan unsurlardır. Buna ek olarak başka araştırmacılar yetersiz uyku uyuyan ergenlerin prefrontal korteks etkinliğinin düştüğünü ve prefrontal korteks ile haz veren deneyimleri işleyen beyin bölgeleri arasındaki ağ iletişiminin azaldığını, bunun da riskli davranışları artırdığını gösterdiler.
Sayfa 119 - Ayrıntı, 2019
Dünyadaki görüntüler, sesler ve kokular öylece beynimize doluşuvermez. Daha ziyade, içeriye doğru bilgi akışı da tıpkı eylemlerimiz gibi, hedeflerimize göre kesilip biçilerek şekil alır ve bunun sonucunda algılarımız gerçekliğin bire bir kendisi degil yorumlanmış hali olur. Dikkat etmeye karar verdiginiz o çiçekler size, gözardı etmeyi seçtiginiz çiçeklerden daha kırmızı görünür, daha güzel kokar.Dolayısıyla hedefler dongunun her iki tarafını, yani hem algıyı hem de eylemi etkiler. '
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.