Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendinden kaçmak istiyordu.
Sayfa 105 - Can YayınlarıKitabı okudu
Yaşadığı sürece bir daha asla kimseyi sevemeyeceğine iyice inanmıştı.
Sayfa 73 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Özür dilerim , Pedro,” dedi. “Canınızı mı yaktım?” “Benim sizin canınızı yaktığım kadar değil,” dedi Pedro.
Sayfa 39 - Can YayınlarıKitabı okudu
Söylediklerine göre gözyaşı dökmeden ağlamak daha çok acı verirmiş.
Sayfa 38 - Can YayınlarıKitabı okudu
“Aşk düşünülmez. Hissedilir ya da edilmez, o kadar.”
Sayfa 28 - Can YayınlarıKitabı okudu
Ticarette ve diğer işlerde bile, bir Türk'le iş yapmak; diğer milletlerle, hatta din kardeşlerimizle iş yapmaktan daha iyidir.
Reklam
Ona göre gülmek de bir tür ağlamaktı.
Sayfa 17 - Can YayınlarıKitabı okudu
“Bazı günler diğerlerinden daha zor diye hayatını yaşamaktan vazgeçmeyeceksin”
Sayfa 205Kitabı okudu
576 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Pulitzer ödüllü bu kitabı uzun ve yer yer sıkıcı bulmama rağmen bitirdim.İkinci Dünya Savaşı sıralarında kör Fransız kız Marie Laure ve yetim alman çocuk Werner ' in ön plana çıktığı bol karakterli bir roman.Marie Laure bir müzede kilit ustası olan babasıyla Paris'te yaşamaktadır.Marie Laura altı yaşında katarakttan kör olur.Babasi ona yaşadıkları mahallenin minyatürünu yapar, böylece parmaklarıyla her yeri ezberler ve artık bastonuyla dışarı çıktığında evini bulacaktır.Fakat savaş acımasız yüzünü gösterdiğinde, yanlarında içi sırla dolu müze taşları olan çantayla birlikte büyük amcalarinin yanına Saint Malo ' ya gitmek zorunda kalırlar. Almanya ' da kızkardeşi Jutta ile bir yetimhanede büyüyen Werner elektronik aletlere çok düşkündür.Saclari, kasları, cildi bembeyaz, albino hastası Werner bulduğu bir radyoyu yasak olmasına rağmen evine getirir ve tamir eder.Bunu keşfeden bir alman subay tarafindan özel bir okulda eğitime alınır.Orada meraklı olmanın bedelini fazlasıyla öder ve yolları Marie Laure ile kesişir.Savasin acımasızlığını, çocuklar üzerindeki derin etkilerini gözler önüne seren bu kitabı hüzünle okudum
Göremediğimiz Tüm Işıklar
Göremediğimiz Tüm IşıklarAnthony Doerr · Koridor Yayıncılık · 2015926 okunma
"Kendin sok. Laura arkadaşım benim" "Ne ilgisi var?" "Neyin?" "Boşver" "Dinle, ıslak değilim henüz" "İşte parmağım." "Ay, yavaş. Daha saygılı olabilirsin bir kadına karşı." "Peki, peki. Böyle iyi mi?" "İyi. Biraz daha yukarı. Evet, evet, orası..." "Oynaşmak yok!" dedi Laura. "Yok ısıtıyorum onu sadece." "Wilbur ne zaman dönecek acaba?"dedi Jerry. "İsterse hiç gelmesin," dedim Grace'e yüklenirken. İnledi. İyiydi. Yavaş ve ölçülü gidiyordum. Jerry'de yaptığım gibi dışarı kaymıyordum. "Seni pis orospu çocuğu" dedi Grace, "seni pislik, Laura arkadaşım benim." "Düzüyorum seni, hissediyor musun girip çıkışını?" "Böyle konuşma azdırıyorsun beni." "Düzüyorum seni," dedim, "Sik, sik, sikiş, sikişiyoruz, sikişiyoruz, sikişiyoruz. Öyle kirli bir iş ki bu sikişmek..." "Allah seni kahretsin, dur." "Giderek büyüyor, hissediyor musun?" "Evet, evet..." "Boşalıcam, boşalıyorum." Boşaldım ve çıkardım. " Tecavüz ettin bana orospu çocuğu, tecavüz ettin" diye fısıldadı.... Grace ranzadan inip banyoya gitti. Ben çarşafa sildim...
Reklam
"Ne yapıyorsun?" diye fısıldayarak sordu. "Külotunu çıkarıyom," "Neden?" "Düzeceğim seni." "Isınmak istedim sadece." "Düzeceğim seni" "Laura benim arkadaşım. Ben Wilbur'un kadınıyım." "Düzeceğim seni" "Ne yapıyorsun?" "İçeri girmeye çalışıyorum" "Hayır" "Allah kahretsin, yardım et bana" "Kendin sok"
"İyi ısındım," dedi Jerry. "Henry çok iyi ısıtıyor insanı." "Çok üşüdüm,"dedi Grace, "bir de ben deneyeyim Henry'yi. Sence sakıncası var mı Laura?" "Yok. Fazla ileri gitmemek şartı ile." "Ne kadarı fazladır?" "Anladın ne demek istediğimi." Yemekten sonra ranzaya çıktım ve Grace yanıma yattı. Bu kadar uzun boylu bir kadınla yatmamıştım daha önce. Öptüm onu. Diliyle karşılık verdi.
Ellerimi kıçına koyup öptüm onu. "Fazla ileri gitmeyin ama,"dedi Laura. "Sarılıyoruz sadece," dedi Jerry. Elimi eteğinin içine daldırıp külotunu çıkarmaya çalıştım. Kolay değildi. Çıktığında ben çoktan hazırdım. Dilini ağzımın içine sokup çıkarıyordu. Bir şey yokmuş gibi görünmeye çalışıyorduk. Birkaç kez dışarı çıktı ama Jerry anında tekrar yerleştirdi. "Çok ileri gitmeyin," dedi Laura tekrar. Yine dışarı çıktı, Jerry tutup sıktı. "Beni tutuyor sadece," dedim. Jerry kıkırdayıp yerleştirdi tekrar. Kaldı orda. Giderek büyüyüp sertleşerek. "Kancık" diye fısıldadım kulağına, "seni seviyorum." Sonra boşaldım. Jerry ranzadan inip banyoya gitti. Grace bize jambonlu sandviç hazırlıyordu. İnip sandviçimi yemeye başladım. Acıkmıştık hepimiz.
"Çok soğuk. Sarıl bana." "Laura..." dedim. "Siktir et Laura'yı." "Tepesi atabilir." "Atmaz. Arkadaşız biz. Bak." Jerry doğruldu. "Laura, Laura..." "Evet?" "Isınmaya çalışıyoruz, tamam mı?" "Tamam," dedi Laura. Jerry battaniyenin içine girdi tekrar. "Gördün mü, tamam dedi." "Peki," dedim.
"Mısır ordusuna bir ay yetecek kadar yemek ve içki var burda." İşte, limandaki en büyük teknede üç kadınla beraberdim. Ama çok soğuktu. Ranzadan inip bir içki aldım, tekrar dönüp battaniyenin altına girdim. "Tanrım, ne kadar soğuk burası," dedi Jerry, "yanına yatıp ısınmak istiyorum." Ayakkabılarını fırlatıp yanıma yattı. Laura ile Grace sarhoş olmuşlardı. Jerry ufak tefek, yuvarlak bir kadındı. İçinizde sarılmak isteği uyandıran kadınlardan. İyice sokuldu bana...
Sayfa 62
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.