Gel ey Muhammed ve İsa hakikati
Burada sizi bekleyen bütün bir insanlık
var
Bulutlar yaralı insanlar zehir saçan firtınalar
Kara-düşünce firtınalarıyla yüklü kurşun levha havaları
Savaşırım doğudan daha doğu
Doğrudan daha doğru olanı bulmak için
Zulme karşı savaşabilirim
İnsan başı yalnız Tanrı önünde eğilecektir
Ebedi Hakikat budur
Ağacın dalında güneşe doğru yaklaşarak
Suyun, bir damla suyun değerini altın ediyor
Çiğ damlası bir zümrüttür diyor
Susadıkça eşsiz sesiyle şarkılar söylüyor
İlahiler okuyor güneşe gönderiyor
Sen bunları levha levha kızart diyor
Bir daha yanmayacak şekilde kızart diyor
Kıyamete kadar kalsın insanlığa uzat diyor
Güneşi yakıcı güneş bilen gölgeyi reddeden
Gölgede saklanma kurnazlığını reddeden
Aç kalma pahasına olsa da öten
Susamanın armonilerini en iyi bilen
Matemden alevden bir gömlek giyen
Yapraktan bir saray ören
Sesini bir şehir gibi boşaltan nehre
Dağlara kırlara ve ormanlara zerre zerre
Ağustos Böceği Bir Meşaledir
Böcek ki akıtıyor damla damla ağzından
Üzüm ballarında süzülmüş ağustosu
Titreyen şıngırdayan bir çocuk oyuncağı
Ağustos bu seste
Bu durmayı unutmuş seste
Beklenmedik bir memleket kuracağım
Üstüne kara bir gökyüzü yayacağım
Yağmuru ağır olan, akşamı ürkü veren.
Sonra çocuklarla bir oyun oynayacağım.
Sonra kitabem demir levhalarda değil,
Ama geniş göğüslerdedir, diyeceğim.
Arami devletlerinin MÖ IX ile VIII. yüzyıllar arasındaki epigrafik kayıtlari çok zengin olmasa da anlamlıdır, çünkü elimizdeki metinler Hamath-Lu'aş kralı Zakur (MÖ 810), Arpad kralı Mati"el (MO. 750: Sefire yazıtı olarak bilinir) ve Sam'al kralı Bar-rakib'e (MÖ 735) aittir. Bazıları oldukça kısa olan tüm bu yazıtlar, özel bir nedenden dolayı