Dili ve üslubuyla okuyan, tanıyanların bildiği Reşat Nuri. Tabiî ki Türkçenin en iyilerinden. Dili günümüz için biraz eski. Çok okumamış olanların sık olmasa da sözlüğe ihtiyacı olabilir. Hikâye zamanın edebiyatında (Ki Batı edebiyatında da çok örneğin var.) klasik bir durumla başlıyor. Genç bir adam geçimini sağlamak için çocuklarına ders verdiği zengin evin hanımına âşık oluyor ve aşkı karşılık buluyor. Devam eden olaylarda kadının onurunu kurtarmak için yaptığı, hayatının kalanı boyunca silinmeyecek bir şekilde damgalanmasına yol açıyor. Asıl anlatı zaten daha sonrası. Yaşamı boyunca kendi uydurduğu bu suçun yüküyle yaşamak zorunda kalıyor. Damgalanması, ki kendi kendine, hikâye boyunca bir leitmotif olarak da çok iyi kullanılmış. Âşık olduğu kadının onurunu kurtarmak için yaptığı, çocukluğundan kalma, geçmişe ait bir hikâyenin, belki de sadece rivayet, kendi hayatındaki tezahürü olarak da kullanılmış. Ayrıca yazar anlatı boyunca bir yandan da, dürüstlük, suç, ceza, af, bir hatanın hayat boyu sürmesi, tüm hayatı etkilemesi, insanın bir kez damgalandıktan, hakkında bir şaibe oluştuktan sonra bundan hiçbir zaman kurtulamayışını da incelemiş, sorgulamış.