Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Levent Göven

Levent Göven
@lgoven
590 okur puanı
Ocak 2017 tarihinde katıldı
128 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
İlginç bir konu seçilmiş. Sinema ya da tiyatroya kolayca uyarlanabilir. Çok örneği var. İstanbul'da, şiddetli bir kar yağışında, oturdukları apartmanda mahsur kalan insanlar. Bu insanların hayatları, sorunları, aralarındaki, biri hariç, sıradan ilişkiler. Daha çok anlatı kişilerinin iç hesaplaşmaları. Hikâye diyaloglardan çok iç monologlarla ilerliyor. İlişkiler ve kişilerin hepsi birbirine bağlanmıyor. Kendi başına, bütünden ayrı kalıyor. En büyük sorunun yanında bu niye var dedirtebilir bazı yan hikayeler. Anlatıcı birinci tekil kişi, ben anlatıcı. Ancak bu anlatıcılar dört kişi. Dört kişi kendi açısından anlatıyor. Kötü ya da yanlış değil ancak neden bir anlatıcı değil, neden kişilerin hepsi hikâyeye göre kullanılmamış, neden bu dört kişi seçilmiş bence belli değil, rastgele seçilmiş gibi. Dili ve yazım tekniği sıkıntılı. Zor okunuyor. Kısa kısa, küt cümleler. Düğüm düğüm cümlelerin peş peşe dizilişi. Sesli okumak zor ve zevksiz olur ki içten okumak bile sıkıntılı. Okuma zevki vermiyor. Çok etkileyici, aforizma olarak akılda kalacak ifadeler, cümleler var. Bazıları yazarın yaratıcılığını ortaya koyuyor ama teknik ve üslup zayıflığı bir yandan da bu güzellikleri ziyan ediyor. Yine de konunun ilginçliği ve (Teknik yönü hariç.) işlenişi için tavsiye ederim.
İçeride Kalanlar
İçeride KalanlarAslı Akarsakarya · Yapı Kredi Yayınları · 202371 okunma
Reklam
608 syf.
8/10 puan verdi
·
28 günde okudu
Çok ayrıntılı, çok kapsamlı bir kitap. İçeriği alt başlıkta belirtilenle sınırlı değil. Çok daha geniş kapsamlı. Ortaçağ İslam toplumunda deli kavramı, delilik üzerine uzun yıllar emek verilmiş, çok kaynaktan araştırma yapılmış bir eser. Konu tarihsel olarak, İslam toplumundaki durumun dayanak ve temellerini de aydınlatmak için, çok daha gerilerden, eski Mısır' dan, Yunanistan' dan, Roma' dan başlatılmış. Pagan inançlar, Yahudi ve Hristiyan inanış ve ritüeller çalışmaya dahil edilmiş. Her ne kadar alt başlık İslam toplumunda deli olsa da kitabın üçte ikisi deliliği tıbbî olarak ele almış. Kültürel olarak incelenmesi ancak üçte bir yer tutuyor. Bu açıdan beklentimi tam karşılamadı. Yine de toplumdaki, sosyal hayattaki ve edebiyattaki deli mefhumu hakkında doyurucu bilgiler veriyor. Devletlerin delilere yaklaşımı ve yasal durumlar da ele alınmış. Okuması zor, ağır ancak ilgilisini, akademik çalışma yapanları tatmin edecek bir kitap. Yazarın ölümünden sonra yardımcıları tarafından yayımlanmış. Türkçeye epey geç çevrilmiş. Çevirisi çok iyi. Konuyu merak edenlere ya da akamedik kaynağa ihtiyacı olanlara tavsiye ederim.
Mecnun
MecnunMichael W. Dols · Pinhan Yayıncılık · 20138 okunma
440 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Refik Hâlid' in gazetelerde yayımlanmış yazılarından derlenmiş bir eser. Uzun yıllara yayılan yazılar Karay' ın yemek, mutfak, yiyecekler, yemek kültürü ve zevki üzerine görüşlerinden derlenmiş. Savaş yıllarında yokluğu çekilen gıda ürünleri, bunların fiyatları, sahtelikleri yazılarda konu edilmiş. Kendi yemek zevkinden de bahsediyor. Sofra adabı, lokantalar, gelenekten modern yeme alışkanlıklarına geçiş yer almış yazılarda. Çocukluk hatıraları, ramazan, bayram yemek âdetleri es geçilmemiş. Refik Hâlid' in edebî dili ve üslubuyla yazılar köşe yazısı/fıkra standardının çok üzerine çıkmış. Roman zevki veriyor okurken. Yayımcı, ön sözde belirtildiğine göre, yazıları aldığı kaynaklardaki hâline sadık kalmış. O tarihlerdeki yazım günümüzden farklı tabiî. Şimdi bazıları yanlış yazılmış gibi görünüyor. Ancak bazıları da o zaman için de yazım yanlışı. Bazı sözcükler aynı yazı içinde bile tutarsız, farklı yazılmış. Özellikle mutfak yerine mutbak çok kullanılmış. Genellikle daha eski yazılarda mutbak diye geçiyor. Ama aynı yazının içinde her iki yazım da var. Bazı yazılar sekiz on yıl arayla tekrar edilmiş, genellikle de düzeltilip, değiştirilmeden.
Mutfak Zevkinin Son Günleri
Mutfak Zevkinin Son GünleriRefik Halid Karay · İnkılap Kitabevi · 201431 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
467 syf.
7/10 puan verdi
·
20 günde okudu
Çeşitli akademisyen, araştırmacı ve yazarların bilimsel makalelerinden oluşan derleme bir kitap. Editörlerin kendi yazıları da var. Çevirisi gayet iyi, sorunsuz. Bazı anlatım ve ifade sorunları yazıların orijinali kaynaklı sanıyorum. İçeriği oluşturan yazıların bazıları kitabın adıyla çok da uyumlu gelmedi bana. Kitabın adına bakınca daha teknik içerikli bir çalışma ummuştum. Yapıların mimari akustik özellikleri, içlerinde icra edilen müzik ve sesletimlerle uyumları, teknik açıdan inceleme konusu edilmiştir beklentisiyle okumaya başladım. Tahmin ettiğim gibi çıkmadı. Çok yetersiz düzeyde bu da olsa da, daha çok toplumsal, geleneksel, gündelik hayat üzerinden konuyu ele alan yazılar var. Tarihî süreç içinde, çeşitli coğrafya ve halkların müzik, ibadet, dini ya da geleneksel ritüellerini gerçekleştirdikleri mimarî ve açık alanların, gelenek içindeki yerleri, önemleri incelenmiş. Yapıların oluşumları, kullanımları, kullanan insanlar için maddi ve manevî anlamları değerlendirilmiş. Bu arada çeşitli İslâmî toplulukların inançları, ibadetleri, gelenekleri ve tarihsel değişimleri hakkında da bilgi ediniliyor. Meraklısına işe yarar bir kaynak eser olacaktır.
İslam Kültüründe Müzik, Ses ve Mimari
İslam Kültüründe Müzik, Ses ve MimariKolektif · Ketebe Yayınevi · 02 okunma
481 syf.
7/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Etimoloji alanında farklı bir yaklaşımı ele alan bir çalışma. Genç yaşta, neden bilmiyorum, 2020 yılında vefat etmiş yazar. 2005 yılından beri, Hüseyin Rahmi Göktaş tarafından ortaya atılan kök ses teorisi ile Türkçenin etimolojisinde farklı sonuçlar ortaya koyan, mevcut bilgiye alternatif oluşturan bir yöntemin takipçisi Asım Gültekin. Sözcük kökünden daha alt seviyeye iniyor. Sondan eklemeli Türkçede, sözcük kökenini bulmak için yalnız sözcük sonundan değil başından da harf atıyor. Sessiz harfle başlayan sözcük köklerinin başındaki harfi atıp, kalan sesli harfle başlayan tek heceli köke 'kök ses' deniyor. Başa farklı sessizler getirip bu sözcük kökleri arasında anlam ve şekil ortaklığı arıyor. Ayrıca bu yöntemde, sözcüklerin ses ve anlamları arasında ilgi yoktur, olanlar tesadüfîdir görüşüne de karşı çıkıyor. Anlam ve sesler arasında ilgi kurmaya çalışıyor. Yazılar, yazarın bir dönem Karar gazetesinde, haftada bir yazdığı yazılardan oluşuyor. Yazılar çok kısa. O yüzden yetersiz. Sağlamaya çalıştığı ispatlarda bazen çok zorlamış. Saçmalamaya varan zorlamalar var. Ancak bazı yazdıkları da çok mantıklı ve ikna edici. Bazı yazılarında sonuca ulaşamamış, yarım kalmış. Ki kendisi de bu durumu belirtiyor zaten. Kolay anlaşılır basit bir dille yazılmış. Akademik bir dil ya da alanın jargonu yok. Alanla ilgilenenlere eğer bu yaklaşımdan haberleri yoksa, ilgi çekici ve bilgilendirici olacaktır.
Etimoloji Vadisinde
Etimoloji VadisindeAsım Gültekin · İz Yayıncılık · 20226 okunma
Reklam
148 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Mine Söğüt' ün okuduğum diğer romanı Kırmızı Zaman gibi bu da şaşırttı. Yine yaratıcılığını ortaya koymuş yazar. Üstelik kurduğu hikâye yine cesurca kaleme alınmış. Arka kapakta belirtilen baştan kaybetmiş, birbiriyle ilgileri kimsesiz ve sokakta yaşamak olan insanların ortak macerası. Hepsinin kişisel hikayesi de romanda yer alıyor. Çok düşündüren ve sarsıcı bölümler var. Pek çok şeyi sorguluyor modern hayata dair. Tanrı sorgulaması da var yine cesurca roman kahramanlarının ağzından, düşüncelerinden. Aforizmalık sözler söyletmiş diyaloglarda ve iç konuşmalarda. Yine fantastiğin sınırlarında dolaşıyor. Gerçek, rüya karışımı tekniği başarılı kullanılmış. Dili ve üslubu roman yazmak için yeterli, basit değil. Sürükleyici, merak uyandıran bir anlatım. Hiç sıkmıyor. Yalnız sonunun basma kalıp bir yöntemle bağlanması olumsuz anlamda şaşırttı. Bu kadar yaratıcı bir yazardan daha orijinal bir son bekledim. Sonda yaptığını hiç yapmayıp hikâyeyi olduğu gibi bıraksaydı bence daha iyi olurdu. Farklı, yeni bir şeyler okumak isteyenlere de, klasik severlere de tavsiye ederim.
Başkalarının Tanrısı
Başkalarının TanrısıMine Söğüt · Can Yayınları · 20223,157 okunma
249 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Türk romanı üzerine, 1872-1900 yılları arasını inceleyen bir çalışma. Amerikalı bir akademisyenden. Diplomatik ve akademik görevlerle Türkiye' de bulunmuş bir uzman. Sanırım incelediği romanları Türkçelerinden okumuş. Yazdıkları yalnız kendi görüşlerinden oluşmuyor. Bizde aynı romanlar için yapılmış inceleme ve eleştirileri de çalışmalarına dahil etmiş. Dip notlarda bunları belirttiği gibi eserin kaynakçasından çok araştırma yaptığı anlaşılıyor. Tanzimat dönemi romanımızı sadece tematik açıdan incelemiş. Diğer öğelere pek değinilmemiş. Sadece temalara odaklanması ayrıntılı bir şekilde ele almasını sağlamış. Çeviri de sorun yok. Genel okurca anlaşılabilecek günlük dille yazılmış. İlgilenen için doyurucu ve yararlı bilgiler içeren bir kitap.
Türk Romanı
Türk RomanıRobert P. Finn · Everest Yayınları · 202026 okunma
148 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Her kitabında olduğu gibi yazar yine kendi diliyle, üslubuyla yazmış. Bazen anlaması güç ifadeler var Anar okurlarının tahmin edebileceği gibi. Tür olarak sanırım fantastik kurguya dahil edilebilir. Belki korku türüne. Hatta korku bilimkurgu diyebilirim. Yer yer bazı Amerikan korku filmi klişelerine rastlasam da Türk edebiyatı içinde farklı ve sık görülmeyen bir hikâye. Sürpriz bozan olmaması için öyküsünden bahsetmek istemiyorum. Tarih Osmanlı' nın son zamanları. Bir denizaltı var. Mürettebat terk edilmiş bir gemide gizemli bir sandık buluyor. Ve gizemli, mistik, parapsikolojik unsurlar içeren bir hikâye başlıyor. Gerçek üstü/dışı olaylar yaşanıyor. Epey korkulu ve gerilimli, vahşet içeren olaylar yaşanıyor. Tür olarak ilgi duyduğum bir kitap değil ancak yazar bence başarılı olmuş. Türk edebiyatına farklı bir renk katmış. Meraklısı için tatmin edici, beğenilecek bir roman diye tahmin ediyorum.
Tiamat
Tiamatİhsan Oktay Anar · Everest Yayınları · 20223,945 okunma
290 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Yunan mitolojisindeki kadın kahramanların incelendiği bir çalışma. Yazar zaten yıllardır bu alanda çalışan biri. Yalnız akademik yayımları değil aynı konularda romanları da var. Amerika' da 2020' de çıkan kitap bu yıl Türkçeye çevrilmiş. Çevirisi gayet iyi. Kişi ve yer adlarının yazımında bazı tutarsızlıklar var. Yazarın kitabın sonuna eklediği açıklamaya bakılırsa bu eserin orijinalinde böyle. Yazar sıkı bir araştırma yapmış. Çok kaynağa başvurmuş. Başta Homeros' un anlatıları olmak üzere, antik Yunan oyunları ve şiirleri, sözlü anlatılardan aktarılanlar, tarihçilerin söyledikleri, bazı resim ve heykeller, yaygın olarak bilenenlerden daha eski eksik ve güvenilir olmayanlar dahil çok versiyon ve varyantlarından yararlanmış mitolojik hikâyelerin. Konuya ilgi duyanlar için yararlı bir kaynak. Ayrıca edebî zevk için de okunabilir. Sıkıcı bir akademik anlatımı yok. Roman gibi heyecenlı ve merak uyandıran bir üslupla yazılmış.
Pandora'nın Küpü
Pandora'nın KüpüNatalie Haynes · İthaki Yayınları · 202358 okunma
405 syf.
7/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Çok yararlı bir kitap olabilir. Dil felsefesi üzerine bugüne kadar yapılmış çalışmaların bir derlemesi gibi. Bu alanda çalışan felsefeci ve dilcilerin düşünceleri, çalışmaları, akımlar, görüşler karşılaştırmalı olarak aktarılmış. Yazar kendi görüş ve değerlendirmeleriyle kitaba bir şeyler katmaya çalışmış. Ancak çeviri, Türkçesi ve yazımı bakımından çok sorunlu. Hem çeviride ciddi sıkıntılar var, hem yazım hataları ne dediği anlaşılmayacak, emin olunmayacak kadar çok. Alanın kendi jargonuyla yazmak zaten zor iş. Türkçede bu alanda terminoloji oturmuş ve bir çeviri dili yerleşmiş değil. Bir de dille ilgili sorunları anlatırken İngilizce ile Türkçe arasındaki farklar çevirmeni zorlamış. Ama yazım hataları açıklanabilir görünmüyor. Üstelik hatasız sayfa yok denecek kadar kitaba yayılmış. Özellikle yapım ve çekim ekleri ifadeyi anlaşılmaz kılıyor. Hele uzun cümlelerde cümle oturmuyor. Başından sonuna varamıyor, dağılıyor. İfadenin tutarlı, mantıklı olması için eklerin başka türlü olması gerektiği görülüyor ama yazılanlar hakkında başka bilgiye sahip olmayınca emin olmak da zor. Örneğin bazı ifadelerin fiili olumsuz olmalı. Fiilde olumsuzluk eki olmalı. Bu ek yok ama yazım hatası mı yapılmış yoksa söylenmek istenen mi böyle bilemedim.
Dil Felsefesi
Dil FelsefesiWilliam G. Lycan · Say Yayınları · 20222 okunma
Reklam
41 syf.
7/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Hikâyesini sevdim. Yer yer eğlenceli de olan dramatik, hüzünlü, bazen nostaljik, trajik denebilecek unsurlar da içeren, uygun rejiyle seyredilir bir oyun çıkabilecek bir metin. Yalnız teknik ve yazınsal olarak çok sıkıntı var. Arka kapaktaki yazı bence yanıltıcı olmuş. İçeriğinde Türkiye' nin yüz yılına dair pek bir şey yok. Zaten bu kadar
Yetmiş Üç
Yetmiş ÜçMeryem Merve Özçakır · Mitos Boyut · 20238 okunma
375 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Yayımevi tarafından çocuk kitabı olarak çıkarılmış, orijinali de öyle mi bilmiyorum. Bence çocuk değil yetişkin kitabı. Kaç yaş üstü anlayabilir emin değilim. Dışarıdan bakan, hâkim bakış açısıyla, üçüncü tekil kişi anlatımı. Küçük bir çocuğun hayatını anlatması bakımından buna uygun, sade, kolay bir üslupla yazılmış olsa da kahramanın yaşındaki çocuklar sanırım zor okur. Elbette bu dil ve üslubu çeviriye göre söylüyorum. Şilili şair Pablo Neruda' nın çocukluk yılları ve edebiyatçı oluşunun hikâyesi. Yazarın son sözde belirttiğine göre, çeşitli kaynaklardan edinilen, araştırılıp öğrenilen gerçek olaylar üzerine kurgusal bir eser. Yer yer duygusal, dramatik, yer yer çocuksu, kahramana uygun, bazen fantastik, içerik ve biçimi uygun bir roman. Ciddi bir edebiyat eseri havasında değil ancak anlatımı ve anlattığı açısından tutarlı. Karakalem çizimlerle zenginleştirilmiş. Çocuk kitabı gibi büyük puntolar, geniş satır araları, boş sayfalar, 350 sayfayı aşkın kitap sanırım standart ölçülerde 150 sayfaya sığar. Zaten bir çırpıda okunuyor. Neruda' yı merak edenlere, çok beklentiye girmeden, Şeker Portakalı tadında (Bana onu hatırlattı tarz olarak.) Tavsiye ederim.
Hayalperest
HayalperestPam Munoz Ryan · İthaki Yayınları · 2015372 okunma
519 syf.
6/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Hem çok yararlandığım hem de hiç beğenmediğim bir kitap oldu. Adı sözlük ama sözlük gibi terimlere ansiklopedik karşılık veren şekilde değil. Öykü terimlerini, teknikleri, usulleri, sanatları, yazma yöntemlerini, akımları anlatıp açıklıyor. Modern öykü tarihi üzerinden, kurucu, klasikleşmiş, kanon oluşturan öykücüler ve öykülerinden örneklerle yararlı ve ayrıntılı bilgiler veriyor. Basit, kolay anlaşılır, her seviyeye hitap eden bir dil ve üslupla yazılmış. Ancak gereksiz uzun. Dörtte birine indirilebilir. Her konu anlamsız uzun anlatılmış. Konular kendi içinde tekrar eden cümlelerle anlatılmış. Takip eden cümleler hatta paragraflar aynı ifadeyi tekrar edip duruyor yeni bir şey söylemeden. Öyle ki üç paragraf arayla tamamen aynı metin, kopyala yapıştır gibi, sadece bahsedilen yazar adı değiştirilerek tekrar yazılmış. Farklı bölümlerde de aynı bilgi tekrar tekrar verilmiş. Ayrıca yazarın okuduğum diğer kitabı, Öyküyü Sanat Yapanlar, gibi yazım yanlışlarıyla dolu. Cümle kurulum hataları, yanlış yazılan sözcükler sayfa başına birden fazla. Uzun/bileşik cümlelerin sanırım tamamı yanlış. Bazı ifadelerin anlamını tahmin etmek bile güç. Necip Tosun öykü de yazıyormuş. Aynı dille yazıyorsa okumak hiç kolay olmamalı.
Öykü Terimleri Sözlüğü
Öykü Terimleri SözlüğüNecip Tosun · Ketebe · 20237 okunma
419 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Çok yararlı bir çalışma. Yazarın dünya edebiyatından seçtiği, tamamı yabancı, kırk öykücü üzerine kısa ama bilgilendirici içeriğiyle meraklısının elinin altında bulundurması gereken bir kitap. Öykülerinden kısa örneklerle, modern öykünün kurucuları kabul edilen yazarlar ve sanatları hakkında genel kabul görmüş bilgiler veriliyor. Yazarın kendi görüşleri de yer alıyor. Bilgi ve değerlendirmeler derinlemesine, ayrıntılı değil. Fikir edinmek için yeterli. Sade bir dili ve kolay bir anlatımı var. Genel okur kitlesine uygun. Yalnız çok yazım hatası içeriyor.
Öyküyü Sanat Yapanlar
Öyküyü Sanat YapanlarNecip Tosun · Dedalus · 201712 okunma
321 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Güzel bir hikâye ancak anlatılamamış. Çok iyi bir kitap olabilirmiş. Arka kapakta belirtildiği gibi zihinsel engelli bir adamın, daha önce Algernon adlı fare üzerinde denenen bir tedaviyle iyileştirilme ve devamında gelişenler anlatılıyor. İlginç ve etkili bir roman yazmak fırsatını değerlendirmemiş yazar. Önce öykü olarak yazılmış, ödül almış bir hikâyesini sonradan romanlaştırmış. Belki para kazanmak için, belki yayıncısının baskısıyla. Baştan savma, kolayca yazılıvermiş hissi uyandırdı. Zaten kitabın ilk yarısında pek bir şey olmuyor ve sıkıcı. İkinci yarıda kahramanın aklı başına gelince geçmiş ve o anki hayatını sorgulamaya başlamasıyla anlatı ilginçleşiyor. Özellikle ailesi ve yakın çevresiyle ilişkileri, iyileştikten sonra değişen hayatı zaman zaman duygusal, zaman zaman düşündüren bir hâle bürünüyor. Ancak pek çok şey anlatı içerisinde pat diye, doğrudan o anki sonuç verilerek söylenmiş. Ne zaman oldu, nasıl oldu, kolay mıydı okur bilemiyor. Öylece geçilivermiş. Yazar kendi görüşlerini, düşüncelerini, aforizma gibi sözlerle, araya sokuvermiş bazı yerlerde. Sanki asıl söylemek istediklerine zemin olarak gereksiz ve uzun bir anlatı kurmuş. Teknik olarak çok zayıf, işlemeyen bir anlatımı var. Birinci tekil, ben anlatıcıyla yazarken, arada yazar teknik bir hatayla araya girmiş dış anlatıcı olarak. Dil ve üslup vasat. Gerçi Amerikalı bir yazardan ne kadar edebîlik beklemeliyim emin değilim. Kalitesine aldırmadan yalnızca hikâyesi için okunabilir ama anlatımı da tatmin etmeyecektir.
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201514,8bin okunma
262 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.