"Sana bir hediye getirdim."
Rudi elini cebine soktu ve avucunu açıp elindeki minicik şeyi gösterdi, bunun aşırı değerli bir şey olduğunu fark edince kızın gözleri fal taşı gibi açıldı. Mücevher değerinde bir diş sarımsaktı...
Sayfa 150Kitabı okudu
:D
"Librarian" girl.
More precious than any pearl.
Your book and your curl
Librarian girl,
You give me your book, ooh, the world
You do this to me.
[…] “a book is a fragile creature, it suffers the wear of time, it fears rodents, the elements, clumsy hands. If for a hundred and a hundred years everyone had been able freely to handle our codices, the majority of them would no longer exist. So the librarian protects them not only against mankind but also against nature, and devotes his life to this war with the forces of oblivion, the enemy of truth.”
Sayfa 38Kitabı okuyor
Gençler bizim en değerli hazinemiz...
Sayfa 94Kitabı okudu
"Gidenler artık acı çekmezler," diye tekrar tekrar fısıldadı bu cümleyi ona, tıpkı iyileşsin diye yaraya sürülen merhem gibi.
Sayfa 194Kitabı okudu
Aşk ile delilik bazı noktalarda kuşkusuz kesişiyordu.
Fakat en göz alıcı çiçekler de en ölümcül topraklarda açardı.
Modern silahlı ve parlak üniformalı Nazileri görüyoruz. Ve onların güçlü, hatta yenilmez olduğuna inanıyoruz. Hayır, hayır, hayır. Kendinizi kandırmayın; o parlak üniformaların içinde hiçbir şey yok. Boş bir çerçeve gibi. Hiçbir şey. Biz dıştan parlamakla ilgilenmiyoruz, biz içten parlamak istiyoruz. İşte bu yüzden kazanacağız. Bizim gücümüz üniformada değil, inançta, gururda ve kararlılıkta yatıyor.
Sayfa 95Kitabı okudu
Romanlar hayatın eksiklerini kapatır.
Sayfa 121Kitabı okudu
Büyükler asla bulamadıkları bir mutluluğu boş yere aramakla vakit kaybederken çocuklar mutluluğu avuçlarının içinde filizlendirirdi.