Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Uğur Muhammed

Sabitlenmiş gönderi
Müslüman, birleş. Bir tek el, bir tek gövde ol. Bir tek şuur ör. Sımsıkı birliğe ermeden, lâmban yanmaz. Tüten bacalar, akşamları yanan lâmbalar, oda ışıkları, hep aynı ailenin bacaları ve lâmbaları gibi olsun. Erdemlikte en yüce olmalısın ki, peşin hükümle seni aşağı görmeye gelen kendi aşağılığını görsün. Müslüman, islâmı öyle sağ ve diri, canlı yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin.
Reklam
Sosyal medya araçlarını iyi kullanın
Sosyal medya hesaplarınızı duyurmak, daha iyi kullanmak, takipçilerinizi arttırmak için bazı araçlar vardır, bu araçları iyi kul- lanmalı ve bilmelisiniz. Klout puanınızı hızlıca yükseltmeli, hesap- larınızı çalan yerli takipçi arttırma sitelerinden uzak durmalısınız, Manageflitter, Tweepi gibi sosyal ağları, Starmetre, Socialbakers gibi metrikleri takip etmelisiniz. Tweetdeck gibi uygulamalar üze- rinden arkadaşlarınızla paslaşmalı, onların desteğini almalısınız ya da proje yan hesaplarla kendinize destek sağlamalısınız.
Uğur Muhammed
@likoglu·Bir kitabı okumaya başladı
Dijitalizm
DijitalizmSaid Ercan
8.4/10 · 455 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
256 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
Ruh Hali
Ruh HaliKemal Sayar
8.4/10 · 1.301 okunma
Reklam
Çocuklarımızın birbirlerine karşı incitici sözler kullanmasına engel olmayı, etrafımızdaki insanların bizlere veya birbirlerine sözel ve fiili şiddet uygulamalarına müsaade etmemeyi ve bunlara bilinçli bir şekilde karşı koymayı görev bilmeliyiz. Merhamet tohumları ekmeliyiz ki merhamet ekini biçelim. Şefkati çoğaltmalıyız ki şiddeti yok edelim. Yaşadığımız zaman diliminde çocuklarımıza yapabileceğimiz iyiliklerden birisi de, onları televizyon veya bilgisayarın değil gerçek hayatın sesiyle buluşturmaktır. Onlarla gezebilir, insanları, sokakları ve hayatı tanıyabilirsiniz. Biraz tuhaf görünmek pahasına da olsa bunu öneriyorum, onlarla akıl hastanelerini, huzurevlerini, yetiştirme yurtlarını, mülksüzlerin yaşadığı sokakları, camileri, havraları ve kiliseleri gezin. Çarşıları, pazarları, aktarları dolaşın. Gerçek hayatın nasıl bir şey olduğunu ve ıstırabın gerçek bir insana değdiğinde ne yapabileceğini onlara gösterin. Gerçek hayatın nerelerde soluk alıp verdiğini, insanların nelere gülüp nelere üzüldüğünü, gerçek hayatın seslerinin neye benzediğini onlara öğretin.
Birçoğumuz Şener Şen'in başrolünü oynadığı "Muhsin Bey" adlı filmi hatırlarız. Muhsin Bey, her sabah kalkar ve çiçeklerine su verirdi. Bu esnada da çiçeklerinin hepsiyle tek tek konuşur, hepsinin halini hatırını sorardı. Her çiçeğe bir isim vermişti. İşte yaşama sevinci, hayat coşkusu çiçeklerle bile konuşabilmeyi başarmakta gizlidir. Bir gün bir kadın bir bilgeye gelerek derdini açmış. "Oğlum bala fena halde müptela oldu. Lütfen ona telkinde bulun da bu huyundan vazgeçsin, yoksa sağlığı tehlikeye girecek" demiş. Bilge ise kadına, "Bugün git, kırk gün sonra oğlunla beraber yine gel" diye cevap vermiş. Kirk gün sonra, yaşlı kadınla oğlu geldiğindeyse, çocuğa tatlı diliyle telkinde bulunmuş, onu ikna etmiş. Annesi meraklanıp neden ilk geldiklerinde bu nasihatte bulunmayıp kırk gün beklediğini sormuş bilgeye. Aldığı cevap şöyleymiş: "O zaman ben de bala çok düşkündüm ve çok bal yiyordum. Önce kendim bal yemeyi bıraktım, ondan sonra telkinde bulundum. Yerine getirmediğim bir tavsiyede bulunsaydım, bunun anlamı ve bereketi olmazdı."
Derim ki, kendinizi bir gemide düşünün. Sakin bir koydasınız ve başınıza hiç bela açmak istemiyorsunuz. O zaman koyda öylece sakin kalın. Bunun sonucu nedir? O koyda senelerce sakin sakin yaşar ama hiçbir yeri keşfedemezsiniz. Çünkü denizlere açılamaz, uzakları göremezsiniz. Oysa okyanusta kopacak fırtınalarda geminizin batma tehlikesini göze alarak yola çıksaydınız belki de keşfedilmemiş adalar, yeni sahiller bulacaktınız. Yani, insan hayatta bazı riskleri göze almazsa, seçim yapma cesaretini gösterip yola çıkmazsa bulunduğu yerde kalır. Cesaret gösterip hayatımıza yeni bir yön veren bir karar aldıktan sonra da geriye dönüp bakmadan, inandığımız yolda sonuna kadar yürümeliyiz. Pişmanlıklara sığınmanın bize bir faydası olmaz. Hatta geriye dönüp bakarken ileride bizi bekleyen fırsatları bile kaçırabiliriz.
Bir ömür boyunca çok defa düşer, kalkar, yorulur, kendimizi çok kötü hissederiz. İşte hayat, bu düşmeler kalkmalar olduğu için kıymetlidir. Ancak arada bir hüzün, keder olduğu takdirde mutluluğun kıymetini anlayabiliriz. "Mahkeme kadıya mülk değildir" derler, "Dünya Sultan Süleyman'a bile kalmaz" derler. Hepimiz yaşlanıyoruz, bozuluyoruz, ölüme doğru gidiyoruz. Bu kaçınılmaz gerçeği kabul edip, günün birinde düşebileceğimizi, incinebileceğimizi, başımıza çeşitli belaların gelebileceğini bilerek yaşamalıyız.
Sevgili Peygamberimiz Aleyhisselâm bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: Bir Müslümanın kalbini kırmak, haksız olarak incitmek, Kâbe'yi 70 kere yıkmaktan daha günahtır. İşte bu kadar kıymetli, önemli bir mesele gönül yapmak, gönül kırmak. Günümüzde, pek umursanmaz, pek hatırlanmaz oldu. Bakıyorsun basit sebeplerden birbirine giriyor insanlar. Olmayacak sözler, olmayacak hareketler. Münakaşadan, kavgadan fayda gören olmamış. Münakaşa düşmanlığı arttırıyor. Nezaket muhabbete sebep oluyor.
Reklam
Her gün insanın karşılaştığı her şey Allahü teâlânın dilemesi ve yaratması ile var olmaktadır. Bunun için, iradelerimizi O'nun iradesine uydurmalıyız. Karşılaştığımız her şeyi, aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz. Elbette karşılaştığımız ve bize büyük bir yük getiren olaylar karşısında, kalp hüzünlenir, gözler yaşarır. Buna engel olmak mümkün değildir. Fakat 100-150 sene sonra olmayacağımız bir dünya... Neticesinin bizim için iyi mi kötü mü olacağını bilmediğimiz; kötü olaylara çok üzülmek, kendini perişan etmek ya da güzel olaylara aşırı sevinmek ne kadar selim akıl işi?
Şüphesiz, Allahü teâlâ rızka kefildir, ama çalışmayı da emretmiştir. Çalışmak rızkın gelmesine sebeptir. Çalışmadan rızık beklemek Allahü teâlânın emrine aykırıdır. Rızık için çalışmayı sebep kılmıştır. Çalışmadan rızık bekleyen, açlıktan ölebilir. Bu durum karşısında belki, (Hani Allah rızka kefildi, rızıklar ezelde takdir edilmişti) diyen çıkabilir. Bu durumu Allahü teâlâ ezelde biliyordu. Bu kul çalışmayacak ve açlıktan ölecek diye kaderine yazılmıştır. Çalışmak rızkı artırmaz, ama rızkın gelmesine çalışmayı sebep kıldığı için bu emre uymak şarttır.
Uğur Muhammed
@likoglu·2023 okuma hedefini güncelledi.
2023 OKUMA HEDEFİ
13/70 kitap - %19 tamamlandı
13 kitap okudu
70 kitap
2.022 sayfa
2 inceleme
37 alıntı
Kalp, Allahü teâlânın komşusudur. Allahü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Mümin olsun, âsi olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemeli, çünkü âsi olan komşuyu da korumak lâzımdır. Kalp kırmaktan çok sakınmalı! Allahü teâlâyı en ziyade inciten küfürden sonra, kalp kırmak gibi büyük günah yoktur. Çünkü Allahü teâlâya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalptir. İnsanların hepsi, Allahü teâlânın köleleridir. Herhangi bir kimsenin kölesi dövülür, incitilirse, onun efendisi elbette gücenir. Her şeyin biricik maliki, sahibi olan efendinin şanını, büyüklüğünü düşünmelidir.
64 syf.
·
Puan vermedi
Biz bize
Biz Bize
Biz Bize
İnce fakat dolu dolu bir kitap, bir müslüman nasıl yaşamalı sorusuna temel başlıklarla cevap veriyor. Özellikle 40 yaşını aşmamış her müslümanın okuması gereken bir başucu kitabıdır.
Biz Bize
Biz BizeTaha Kılınç · Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları · 2020465 okunma
158 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.