İlk Tezer Özlü kitabım. Kitap 119 sayfa. İçinde farklı farklı hikayeler var. Ancak bu hikayeler pek bilindik, klasik türde değil. Nasıl desem biraz soyut; kişiler, yerler, olaylar. Açıkçası pek bana hitap etmiyordu. En beğenerek okuduğum hikaye Hayalet Oğuz adlı hikaye oldu. Hikayelerin bazısı anı türünde, gittiği yerleri, yaşadığı gündelik olayları anlatmış. Bunların çoğunda yazar, "ben" diye kendisinden bahsetmemiş, gaip olarak kadın şöyle yaptı, kadın böyle yaptı diye anlatmış. Netice olarak çok sevemedim ya ben. Sevemediğim kitap mı yoksa genel olarak yazarın anlatımı mı ayırdına varamadım. Çünkü Hayalet Oğuz hikayesinde bir dostu olan Oğuz'un hayatını anlatmış ve betimlemeler, detaylar güzeldi. Ama diğerlerinde pek o duyguyu hissedemedim. Bazılarını hastalığının etkisindeyken yazdığı o kadar aşikar ki; hangisi sanrı hangisi gerçek ayırt etmek imkansız. Böyle durumlarda iyi ki Lirik Prenses Tezer'i okumuşum dedim çünkü yazarın ruh halini anlamamda etkili oldu. Ama o kitabın yorumunda da belirttiğim gibi yazarın dilinde beni rahatsız eden bir şeyler var, aşamadım gitti. Yazarın bir de Yaşamın Ucuna Yolculuk kitabını merak ediyorum ama hemen alıp okuma hevesinde değilim. Ne yalan söyleyeyim bu kitap biraz iştahımı kaçırdı. O kitabı okumak ne zaman nasip olur bilinmez ama bunu tavsiye edemeyeceğim muhakkak...