Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

C.

Mahzen, Bölüm'39
"Yüreğinin götürdüğü yere gidiyorsan, dönüş yolunu bulmayı beyninden bekleme."
Sayfa 325Kitabı okudu
Reklam
"Eğer âşık olup olmadığınız konusunda kafanız net değilse tek bir şeyden emin olabilirsiniz. Aşık değilsiniz. Çünkü aşk sorgulatmaz. Sadece çarpar. Öyle bir çarpar ki seni yere serer. Sen de yere serilmişken sana çarpan şeye değil de o an hissettiğin mutluluğa odaklanırsın. Serildiğin yerden gökyüzüne anlamsız bir gülümseme ile bakarsın. Bir anda beyninin arka planında, sürekli bir müzik çalmaya başlar. İşte o an anlarsın ki, gerçek hayatımn en büyük eksikliği bu müziktir".
Sayfa 321Kitabı okudu
Tek hissettiği Alef'in nasıl olup da böyle bir şey yaptığıydı. İşte o an anlamıştı, iyi ile kötünün farklı şeyler olmadığını. Aslında ikisi de aynı şeydi. Hangisini göreceğinizi belirleyen ise sadece koşullardı.
Sayfa 284Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Az konuşmasının nedeni olarak da Dalai Lama'nın o meşhur sözünü örnek gösterirdi, "Konuştuğun zaman sadece bildiklerini tekrar edersin; ama dinlersen, yeni şeyler öğrenebilirsin".
"Montaigne'in çok sevdiğim bir sözü vardır" demişti kız. "Ezberlemek ihanettir diye. İşte bu yüzden tıp fakültesini bıraktım. Beynime ihanet etmemek için."
Reklam
"Beni seviyordun. Peki, bırakıp gitmeye ne hakkın vardı?"
"Bana ne kadar acımasızca davrandığını simdi söylüyorsun işte... Acımasızca ve yapmacık davrandın. Beni neden hor gördün? Kendi kalbine neden ihanet ettin, Cathy? Avutmak için söyleyecek bir tek sözüm yok. Sen bunu hak ettin... Kendi kendini öldürdün! Evet, beni öpüp ağlayabilirsin, benden de öpücük, gözyaşı koparabilirsin. Bunlar canını yakacaktır. Seni lanetleyecektir. Beni seviyordun. Peki, bırakıp gitmeye ne hakkın vardı?"
"Sevgiye ihtiyacı var besbelli... Ne tür bir sevgi olduğunu da tahmin edebilirim fakat sussam daha iyi." Heathcliff, ''Bana sorarsan ihtiyacı olan kendini sevmesi," dedi.
"Senin beni düşündüğünden daha fazla düşündüğüme eminim seni," diye mırıldandı Heathcliff.
Onu seviyorum çünkü o benim, benden öte bir parçam. İkimizin nasıl bir ruhu var bilmiyorum ama onunkiyle benimki birbirinin aynı.
"-Derlerdi ki; Ey oğul, geceleri gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz geçmişimizdir. Her ruh son nefesiyle çekilir alınır cisminden. Ondandır ki ölü bir beden cisimden ibarettir, cesettir. Ruhumuz yıldızlara göçer ve bir kıvılcım bırakır yeryüzünde. Oradan bakar oğullarına kızlarına atalar. Yeri gelir ses olur yeri gelir göz olur yeri gelir nefes olur soyuna sopuna. O sebepledir ki, hayatı sev, sen hayatını seversen hayat da seni sever..."
Reklam
Bir ekim akşamı, şöminenin başında sessiz sedasız koltuğunda otururken hayata veda etti. Evin çevresinde sert bir rüzgâr esti ve adeta kükreyerek bacadan içeri nüfuz etti. Sanki her an sert bir fırtına çıkacakmış gibi bir gürültü koptu fakat hava hiç soğuk değildi. Hatırlıyorum da efendim uykuya dalmadan hemen evvel usulca kızinın başını okşamış, "Ah, Cathyciğim, neden hep böyle akıllı uslu oturamazsın ki?" demişti. Cathy de başını kaldırıp babasına bakmış ve gülerek, "Neden sen de hep böyle iyi huylu bir adam olmazsın ki, babacığım?" diye karşılık vermişti. Ama babasının yine sinirlendiğini görünce hemen elini öpmüș ve "Sana ninni söyleyeyim," demişti.
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.