Herhangi bir kimsenin bir gün gelip de affedilip affedilmeyeceğini ya da verilmiş olan zararın bir gün giderilip giderilmeyeceğini bilmiyorum. Ama bu kadarı yeter. Hikaye başlıyor ve tokadı kendi suratına çakan, gözyaşlarını dışa akıtmamalı.
“To forget the bad things is good. That is obvious. But sometimes one should also forget the things that were wonderful and beautiful, because if you remember them, then you have to endure the sadness of knowing that they have gone. They have gone as irrevocably as my mother, and my Anatolia, and my son who became a devil and drowned, and my sweet husband who also drowned at sea, and all those who died here in the war.
I know that all these things, all my sorrow, all my memories, all these things will disappear, and it will be as if they had never been. I ask myself why God creates all these things, only to let them go. Why does God give us a garden, and put a snake in it? What can anything mean, if all will be forgotten?”
“I am just an old woman in exile, I have no education, I am ugliness personified, but if I could break open my ribs with my bare hands, I would show you that I have a heart grown huge with love, and grief, and memory.”
“One day Mustafa Kemal will say, “Happy is the man who calls himself a Turk,” and this will be carved into hillsides all over Anatolia. It will become the truth because it was Mustafa Kemal Atatürk who said it.”
Farklı yerlerde, farklı yöntemlerle
Faşistlere ve Nazilere karşı savaşmış,
en yakın dostlarının çoğunu yitirmiş
ve hiç teşekkür edilmemiş Anneme ve Babama.
Adı anılmayan bir dünyada, soğuk bir arazide
yürüyor ince, uzun boylu delikanlılar,
gülüşüyorlar ama sessizlik bozulmuyor;
çok duru seslenseler de hiç ses duyulmuyor.
Umutsuzca sevdikleri şeylerden konuşuyorlar burada,
hava söylediklerini taşıyamayacak kadar ince.
Genç ve altınsarısıydılar, gelip acıyı buldular burada,
gençlikleri ihtiyar şimdi, altınsarıları beyaz.
Yine de kalpleri aynı hâlâ, şöyle sesleniyorlar birbirlerine:
"Bir kenara kaldırdığımız hayatları ne yaptılar
Gençliğimizle onlar genç, altınsarılarımızla onlar mı ışıyor şimdi kardeşim?
Biz öldük diye onlar ölüme gülümseyerek mi bakıyorlar?"
Haritası çıkarılmamış bir dünyada, soğuk bir arazide
sorgulayan gözlerle birbirini arıyor delikanlılar.
Gençler, altın kalpliler birbirlerine
sessiz cennetlerinde, çalınan dünyalarını soruyorlar.
*Humbert Wolfe
Enflasyonu kontrol altına almak için maaşların dondurulmasını istiyorum. Ailelere verilen parasal destek yüzde elli artırılacak. Hayır efendim, ikincisi birincinin etkisini yok etmez. Ekonomiden anlamaz mı sandın beni? Sana kaç kere anlatacağım salak, Faşist ekonomisi kapitalizmin dönemsel çalkantılarıyla sarsılmaz.