Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
CEBRÎ DEĞİLİM... İLÂHÎ OLSAM NE SUÇUM VAR?..
M. Âkif merhum, "Tevid yahud Feryâd" şiirinde, beşer hayatının safhalarını, insanların huy ve ahlâklarını, iyi kötü yaptıklarını sıraladıktan sonra olanlara akıl erdiremeyerek: "Cebrî değilim... Olsam İlâhî ne suçum var?" der. Ben bunu söyleyince M. Sabri efendi: - "Şair, meseleyi âlimden daha iyi anlamış. Şairin imânı daha kuvvetli!" dedi ve sözlerimden memnun oldu. Hattâ kendisinin, ben Medine'deyken Mısır'dan yazdığı bir mektubunda: - "Muâsırîn-i ulemâdan kaza ve kader hakkındaki görüşümü, senden başka anlayıp benimseyen bir âlim çıkmamıştır." diye bir iltifatları da vardır..."
Sayfa 178 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Zahid-ül Kevserî-, Âkif Bey'in Bir Mısraı, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Hüsran...
İbrahim Sabri bey, M. Âkif'i ittihatçı zannediyordu; öyle kabul etmişti. [...] Halbuki Âkif Bey'i tanıyan, ahlâkını öğrenen ve partici olmadığını herkes bilirdi. Ve "Gölgeler"in başındaki "Hüsran" şiirindeki "eller" lâfzıyla, yabancıları kasdediyordu... Şiir şöyledir: Ben böyle bakıp durmayacaktım, dili bağlı, İslâm'ı uyandırmak için haykıracaktım. Gür hisli, gür imânlı beyinler, coşar ancak, Ben zaten uzun boylu düşünmekten uzaktım! Haykır! Kime, lâkin? Hani sahipleri yurdun? Ellerdi yatanlar, sağa baktım, sola baktım; Feryâdımı artık boğarak, na'şını, tuttum, Bin parça edip şi'irime gömdüm de bıraktım. Seller gibi vâdîyi enîmin saracakken, Hiç çağlamadan, gizli inen yaş gibi aktım. Yoktur elemimden şu sağır kubbede bir iz; İnler "Safâhat"ımdaki hüsran bile sessiz!
Sayfa 155 - 156 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, Âkif Bey İttihatçı mıydı?, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
ALLAH KORKUSUNDAN...
Mustafa Sabri Efendi'de, Âkif'in anadan doğma şair olduğuna inanırdı. Kendisinin, âhirete, hesap gününe ve imâna dair ifadelerine, Âkif, şiiriyle mukabele ediyordu: Ne irfândır veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır; Fazîlet hissi insanlarda Allah korkusundandır. Yüreklerden çekilmiş farz edilsin havfi Yezdân'ın... Ne irfânın kalır te'sîri kat'iyyen, ne vicdanın...
Sayfa 119 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, Hangi Şiiri Güzel Değildi ki, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
YAPILANLAR BANA ÇOK AĞIR GELDİ, PERİŞANIM...
M. Sabri Bey'in oğlu İbrahim Sabri Bey de Âkif bey'i çok sever, ona "Şair-i Azamımız" der, hürmet ederdi. Bir defasında o da Âkif Bey'e, Türkiye'de yapılanları, kalemiyle neden tenkid etmediğine dair merakını ihsâs edince, Âkif Bey'in şöyle dediğini nakletmişti: - "İbrahim bey, ben yalan söylemem; Allah'ım şahiddir, yemin de etmem... Yeminim olsun ki, mecâlim kalmadı; kendimi toparlayamıyorum. Bu yapılanlar bana çok ağır geldi. Perişanlığımın derecesini size şöyle anlatayım: Secde-i sehivsiz namaz kılmaz oldum. Yahu namazda dalıp gidiyorum. zihnim öyle perişan.
Sayfa 114 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, Şaşırmadan Namaz Kılamıyorum, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Bir hîlâl uğruna...
M Sabri Efendi, Âkif Bey'e hayrandı; defalarca şöyle demişti: - "O Çanakkale yazılır şey mi? O ne kudret-i kalemiyye, o ne akıcı üslûp, o ne heyecan! Sonra o "tükürün" diye başlayan mısralar... Ya, Çanakkale'de ki: "Bir hilâl uğruna ya Rab ne güneşler batıyor!" bu nasıl söylenir? Bu ne demek yahu? Bu ilham... İnsanı vecde getirir, deli divane eder. Ben yıllarca bunun tesiri altında kaldım... M. Sabri Efendi böyle söyleyince, sordum: - "Efendim, bunları Âkif Bey'e de söylediniz mi?" - "Aaa, kaç kere! Mütevazı insan. Ben şiirlerini medh ederken utanır, terler, mendiliyle alnını silerdi..."
Sayfa 113 - 114 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, Bir Hilâl Uğruna, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
MUSTAFA SABRİ EFENDİ'NİN KIRGINLIĞI...
M. Sabri Efendi ile M. Âkif Bey arasındaki münâsebeti, Yozgatlı İhsan Efendiye de sormuştuk. İhsan Efendi, insaflı, herkese hakkını verir bir insandı; şunları söyledi: - "M. Sabri efendi, Âkif Bey'in şiirine, şairliğine hayrandı. Görüşü şudur: Türkiye şimdiki hâle düşmeden önceki zamanlarda, Âkif bey, yandı yakıldı, ağladı, bizleri de ağlattı. Ama şimdi, millet daha fena duruma düştüğü hâlde, sesini çıkarmıyor... Ayrıca M. Sabri efendi, muhalefet yaparken kendisine katılmadıkları için, Âkif'e ve diğerlerine kırgındır. Bunu da söyler..."
Sayfa 113 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, İhsan Efendi'nin Fazileti, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
M. SABRİ EFENDİ'NİN, M. ÂKİF'E SUÂLLERİ...
M. Sabri Efendi, M. Âkif Bey'in memleketi terk etmesine sebep olan, dine muhalif devrimleri kastederek: - "Millî mücadele sırasında, M. Kemâl'e niçin destek olduğunu" sorunca; Âkif bey: - "Anadolu, Yunan ordusu tarafından işgal edilirken, tercih yapacak zaman olmadığını" söylemiş. Bir keresinden M. Sabri Efendi, Âkif Bey'e: - "M. Kemâl'de bir fevkalâdelik görüp görmediğini" sormuş. M. Âkif Bey buna karşılık: "Bir fevkalâdeliği yoktu. Yalnız baktığı kimseyi ürküten, korkutan bir bakışı vardı. Gözünü diktiği insana bir ürküntü gelirdi. Bir başkalık olarak kendisinde bunu gördüm. "cevabını vermiş
Sayfa 112 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, Sabri Efendi'nin Suâlleri, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
İNANDIĞI GİBİ YAŞAYAN, MÜCAHİD İNSAN...
Mustafa Sabri Efendi'nin gönlümde silinmez izler bırakan taraflarından birisi de samimî, mert, sözünden, fikrinden, kanaatinden dönmeyen bir insan olmasıydı. Kendisinin yakınında bulunduğum altı sene zarfında buna şahid oldum. Mustafa Sabri efendi, inandığı gibi yaşayan bir insandı. Hak bildiği dâvasına, her şeyini fedâ etmeye hazırdı ve bunu defalarca yapmıştı. Bu hâlini altı sene müşahede ettim; gözümle gördüm. Allah ve Resûlü'nün emirleri uğrunda her şeyi göze almış, samimî, civanmerd, cömert, sadık bir insandı. Hasımlarıyla yaptığı münakaşaları, müdafaaları da böyleydi; sadece doğruyu, dosdoğru olarak söylerdi. M. Âkif'in: "Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek!" dediği gibiydi.
Sayfa 105 - 106 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, İnandığı Gibi yaşayan İnsan, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
MEHMED ÂKİF ve REFORMİSTLER...
Allah kimseyi îmânsızlığa düşürmesin! İşin başı, kökü, esası, ruhu olan îmân elden gitti mi; insanın aklı mantığı da gider. Şu şanları, şöhretleri her tarafa yayılmış olan (Reformistler), Âkif'imiz rahmetlinin, o güzel ve akıcı üslûbu ile seve seve tercüme ettiği eserlerin sahibi, Şeyh M. Abduh ile Ferid Vecdi Bey'in düştükleri hâli görünce, şu Âyet-i Kerime'yi çok okur oldum: "Ya Rabbi, bizi, hidayetten sonra dalâlete düşürme. Bizleri hak ve hakikat yolundan saptırma..."
Sayfa 65 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, İmân Gitti mi, Akıl ve Mantık da Gider, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
ABDÜLHÂK HÂMİD ve ÂKİF...
Yozgatlı Müderris İhsan Efendi anlatıyor: - "Bir gün Âkif Bey'le konuşuyorduk. kendine sordum: "Efendim kudret-i şairâne itibarıyla, Hâmid'le kendinizi nasıl bulursunuz?" Âkif Bey cevaben: - "Hâmid'le benim aramdaki fark şudur: Ben yükseldiğimde Hâmid kadar yükselemem. Alçaldığımda da o kadar alçalamam!.." Bence, "yükselemem" demesinde tevazû vardır. Âkif, Hâmid'den fazla yükselmiştir. Hâmid'de de îmân vardır. Fakat daha çok felsefî mülâhazalar, felsefî ilhamlar hâlindedir. Şüphelerle doludur. Kâfir denmez, münkir, mülhid denemz; fakat Hâmid'de şüpheler vardır...
Sayfa 384 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Müderris Yozgatlı İhsan Efendi-, Âkif ve Hâmid, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.