"Stirner açısından, et ve kemiğe bürünmüş varlığı olan, genelleştirilmemiş ve idealleştirilmemiş 'ego' asıl olanın ilanidir. Diğer üst-anlatıların (dini-felsefi-ahlaki) hepsi genelleştirilebilir, idealleştirilebilir bir özellik taşımasından ve aynı zamanda da bir gayeye hizmet etmesinden ötürü, bireyden kölelik bekler. Bu nedenden dolayı da her türlü üst anlatının reddedilmesi gerektiği gibi, devrimle değil, isyanla ortadan kaldırılmalıdır ve 'egoistler birliği' kurulmalıdır."
"Stirner'e göre, her türlü sınıflandırma bir idealleştirmedir ve asıl karşı olunması gereken bu türden soyutlamalardır."
Max Stirner'den
"Eğer refah, devletin amacı olursa, savaş kaçınılmaz olarak kutsallaşır; eğer adalet devletin amacı olursa, adam öldürme kutsallaşır. Devletin veya bu türden yapıların kutsallaştırılması ise, senin hizmetin (köleliğin) anlamına gelir. Bu da ego'nun amaçları içerisinde yoktur."
Max Stirner'den
"Toplumsal bağları gerçekleştirecek olan herşey; dinsel inanç, ahlaki görev, siyasal örgütlenme ve toplumsal kurumlara saldırma, ego'nun kendiliğinden gelişen faaliyet alanlarıdır."
Max Stirner'den insan yaşamının dönemleri üzerine olağanüstü bir açıklama
"Düşünüre göre, çocukluk döneminde realizm hâkimdir. Çocuğun tek dünyası yaşadığı dünyadır. Gençlikle birlikte insan, gerçekliğin nesnelerin ötesinde ve düşünce düzeyinde de var olabileceğini tasavvur etmeye başlar. İnşa edilen dünyada idealizm baskındır. Çevreden kopuşta ise, görünenin ardında görünmeyeni arayış söz konusudur. (...) Olgunluk, bu iki zıt davranışı kaynaştıran çağdır. Yetişkin insan olduğu gibi görür dünyayı ve idealden çok gerçeğe yönelir. Artık ona göre gerçek olan tek şey, eşsiz, benzersiz ve biricik olandır. Yani kendisidir."
Max Stirner'den
"Benim düşündüğüm ve yaptığım her şey, benim ifadem ve benim manifestomdur ve gelecek de benim tarafımdan belirlenmiştir. Bir Hristiyan gerçekliğin kendilerinde olduğunu ifade edecektir. Lakin bu boş bir uğraştır. Çünkü onun karşısında duran dimdik bir ego vardır.'
"Ego esas, ancak her şey değil, üstelik sonlu ve kendi içinde sınırlamadan uzak kalmalı şeklinde ortaya çıkan bu görüş (...) itilmişliğin ve yalnızlığın, farklı güçler karşısında ferdin düştüğü çaresizliğin açıklamasıdır."
"Sabit inanclara, aslında insanın ne bir zorunluluğu, ne de bir gönül eğilimi vardır; sadece kendini sarf etmeye ve kendini korumaya ihtiyacı vardır; hayat tüketilerek yanan bir ışık gibidir."
Esasen Serkan Kiremit ifadesiKitabı okudu
"Oysa olması gereken bireysel iradeyi yok sayan, kendiliği engelleyen, fizyolojik bir varlık olan ego'nun oluş alanını daraltan söylemlerin yok olmasıdır, değişmesi değil."
"Tanrısal öz gibi, insani öz de boş inançtan kaynaklanan bir ideal, yabancılaşmış bir kişilik resmetme girişimidir."
"Böylece eşitlik anlayışları (komünist veya liberal) bireyin ego olarak kendini gerçekleştirmesine engel olmakla birlikte, yine bireyin bağımsız bir var oluşuna değil, toplumsal bir varlık olmasına hizmet edecektir. Onu toplumsal bir oluşa, soyut bir insana, türsel bir varlığa dönüştürecektir.'
Hasanof'un 'Max Stirner'in Egoist Bireyciligi' başlıklı yazısındanKitabı okudu
"Ona göre (Stirner), özgürlük ve kendilik arasında farklar vardır. Özgürlük, bir ideal, bir kurgu iken, kendilik bir varoluştur. Özgürlük, bir hürriyet alanı değil, aksine sınırlanmışlık göstergesi iken, kendilik her şeyden özgürlük ve hiçbir kayıtla kayıtlanmamışlık anlamına gelir."
"Oysa Stirner'e göre, ahlaki düzenin biricik yaratıcısı ego'dur. Ne doğada keşfedilecek ahlaki doğrular, ne de bunlar üzerine inşa edilecek bir değerler alanı mevcuttur. (...) Bir başka ifadeyle, herhangi bir şekilde 'olması gereken' ifadesinin bulunduğu, bir gereklilik olarak görülen ve gösterilen her türlü argumana karşı çıkar. Düşünüre göre, 'kötülük' dediğimiz şey de tam olarak bu türden idealler ve gerekliliklerin savunusu ya da savunulması öğüdünden kaynaklanır."
"Kişinin herhangi bir üst-anlatıyı referans alması bir tarafa, kendisine karşı bile hiçbir görevi yoktur. (...) Stirner açısından bir çiçeğin ne kadar ahlaka ihtiyacı varsa, 'bilinçli egoist' için de ahlak sadece bu kadar gereklidir. Eyleminin yöneldiği bir tane hedef vardır: o da istemek."
"Devlet okulları aracılığıyla bireyler arzu edilen bir şekle ve itaat eden bir şahsiyete dönüşmüş ve modern devletin temel hedefi olan, 'jandarmanın kalbe yerleştirilmesi' gerçekleşmiştir."
Spring'den alıntıKitabı okudu