Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre bağımsızlık, mahkemenin davanın taraflarının ve yürütme organının etkisi altında kalmadan yargılama faaliyetini yürütmesi ve karar vermesidir.
Sayfa 144 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
İnsan haklarının birincil özelliği onun bireysel olduğudur. İnsan haklarının ikinci özelliği ise, insanın özgürlük haklarıdır. Bu bağlam içerisinde şunu ifade etmek gerekir. Bir yerde herhangi bir haktan bahsediliyorsa muhakkak ilk dile getirilen şey, onun özgürlükle olan ilişkisidir. Zira hak, talep etme düşüncesini beraberinde getirir, talep etmek özgür olmayı gerektirir. En yalın anlamıyla özgürlük, kişinin hayatını kendi tercihlerine göre kurma çabasının başkalarınca keyfi olarak engellenmemesi ve kişinin eylem olanaklarının kısıtlanmaması anlamına gelir.
Sayfa 140 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Hukuk normları öyle yapılandırılmış olmalı ki, farklı açılardan bakıldığında normlar hem bağlayıcı bir özellik taşımalıdır hem de özgürlük yasaları olarak ele alınabilmelidir. Bu durumda bir hukuk normunun geçerliliği devletin, fiilen hukuku kabul ettirirken aynı zamanda meşru yollarla yasa koymayı da olanaklı kılması esasına dayanır.
Sayfa 118 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Denkleştirici veya düzeltici adalet ise Aristoteles açısından, "hukukî ilişkilerde taraf olanların eşit muamele görmesini gerektirir." Bu uygulama açısından, kişisel ve sübjektif durumların nazara alınmaması önemlidir. Zarar verenin neden olduğu zararı ödemesi, sözleşmeyi bozanın bunu tazmin etmesi ve suç işleyenin cezasını çekmesi denkleştirici adaletin gereği olarak görülür. Ve adaletin sağlanmasını ahlakî değerlerin tezahürü olan hukuka bağlar.
Sayfa 93 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Adalet duyusu üstüne inşa edilmiş adalet sisteminde hak, "ödül ve cezanın" adil ve eşit dağıtımıdır.
Sayfa 93 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Aristoteles'e göre, siyasî bir toplum, ahlâkî bir toplumdur ve bu toplumda hukuk ve ahlâk iç içe girmiştir. Bu nedenledir ki, hukukun ahlaki bir temelinin olmadığına yönelik iddialar, ahlaki göreceliğin hâkim olduğu dünyada hangi "doğru" diyebileceğimiz öğretinin bize temel olacağı çok sağlıklı bir değerlendirme olarak görülmemektedir. Hukukun ahlaki bir temelinin olması onun adalet duygusunun üzerine inşa edilmesi gerektiğini ifade eder.
Sayfa 92 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Laiklik: Laik terimi dilimize Fransızcadan geçmişse de kelimenin aslı Latince "laicus"tur. Din adamı olmayan kişiler ve "kiliseye ait olmayan" demektir. Bu durumda laik kişi ruhban sınıfına mensup olmayan kişiyi tanımlamaktadır. Kavramın geçmişten günümüze geçirdiği serüvene baktığımızda da genellikle, dini düzene dayanan toplumda din adamlarının dışında kalanları anlatmak için kullanıldığı görülmektedir. Aynı bağlamda kavramın Yunanca aslı olan "laos" halk, "laikos"da halksal demektir. Benzer örüntüde Hristiyanlıkta da kilise adamlarına “clerici", bunun dışında kalanlara "laici" denilmiştir. Sıfat olarak ise "laik" kelimesi, devletin, bireyin ya da varlıkların ve beşerî ilişkilerin dini normlara bağlı olmayan niteliklerini belirtmektedir.
Sayfa 64 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Hukukun egemen olduğu toplumlarda iktidar tutkusuna kapılmış bir siyasetçi, istese de, her türlü aracı kullanamaz. Araçların kullanımı, siyaset aktörlerinin insaflarına ve ahlâkî yetkinliklerine bırakılmamıştır. Siyasetçiler, ne siyasi amaçları adına birilerini çeşitli düzeylerde hak ve hürriyetlerinden yoksun bırakmanın politikasını veya kirli propagandasını yapma imkânı bulurlar ne de dini iktidar olmanın ve iktidarı elde tutmanın bir aracı olarak kullanma imkânına sahip olurlar. Dinin bu politik kullanımı bir süregenliğe dönüşürse, siyasetin tekel olarak sunduğu dindarlık tipolojisi, "dini olduğu için ahlaka ihtiyacı yokmuş gibi davranan" bir kitleye dönüşür.
Sayfa 57 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Hukukun kişiye ve menfaat saiklerine göre değişmesi, krizin toplumu sarması demektir.
Sayfa 23 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Siyaset, hukukun sınırları içerisinde çözüm üretmek, ilkeli ve güvenilir olmak sanatıdır. Siyaset, hem şan ve şerefi hem mal ve makamı adil dağıtabilme yetkinliğinin ifadesidir. Birlikte yaşamanın omurgasını teşkil eden iktisadî adaleti sağlamak hukukun işlediği bir yapıda mümkündür. Bu nedenle hukuk ve siyaset çatışmanın alanı değildir. Burada temel ayrım ancak şu olabilir: Hukuk siyasallaşmamalı fakat siyaset hukuksallaşmalıdır.
Sayfa 18 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Yöneten ve yönetilen ilişkisinde yönetenin yönetilenin hizmetkârı olduğuna dair kadim yalanın, yönetenin Tanrı'nın yeryüzündeki temsilcisi veya gölgesi olduğu yönündeki tarihî aldatmacanın temel bir hedefi vardır: Yöneten/yönetilen ayrımını meşrulaştırmak ve yönetenlerin doymak bilmez arzularını maskelemek.
Sayfa 17 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Aydınlatıcı kitap önerilerim
Bedrettin Şimşek - Bir Tanrıtanımaz'la Din Adamı'nın Tartışması Bedrettin Şimşek - Sahte Peygamberin Vaaz Kitabı Frédéric Paulhan - Ahlakın Ahlaksızlığı Fevzi Demir - Bulaşıcı Salaklık Eyüp Erdoğan - İnanç Uykusu Giorgio Agamben - Kutsal İnsan Erskine Caldwell - Din Ticareti Jean Dubuffet - Boğucu Kültür Erhan Şermet - Otoriteyi
Bir tohumdan çiçek nasıl çıkarsa, şimdiki zaman geçmişten o şekilde gelir.
Devrim ve isyanın eşanlamlı görülmemesi gerektiğini söyle­yen Stirner, birincisinin siyasal bir hareket olup devlet ya da toplumun devrilmesini içerdiğini, ikincisinin bir fark ediş, uyanış anlamına geldiğini savunur. Devrim yeni düzenlemeleri amaç edinir; isyan ise artık düzenlemelere izin verilmemesi durumu­nu tanımlar. Devrimle kurulu düzen değişir; oysa isyanla kendi­lik ortaya çıkar ve varoluş gerçekleşir. isyan bir fark ediştir ve bu fark edişin sonucu bütün diğer kurumlar bozulacak ve tüke­necektir . Yani isyan artık hiçbir şekil­de düzene sokulmaya izin vermemenin adıdır. Bu bireysel isya­nın yükselişinin bir Parçası olarak, insanlar devletin (bütün ör­gütlü kurumların) son tahlilde bir yanılsama olduğunu kendi başlarına keşfedeceklerdir.
insanlar gündelik eylemlerinden hayat adına vazgeçe­bilecekleri ideallere varıncaya kadar her şey için, sürekli inşa edilmekte ve kullanılmaktadır. Bu şekilde, modern dünyadaki bi­reyler olmaları gereken bazı idealler uğruna oldukları şeyi feda eden yaratıklara dönüştürülmektedir.
130 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.