Son, başlangıçta gizliydi. Ne ki, ürkütücü bir şeydi bu; ya da, daha doğrusu, ölümün önceden duyulmuş olması, ölüme azar azar yaklaşmak gibi bir şeydi.
İlk aşamada, kafasında karşı koyamadığı, gizli bir düşünce belirmiş, ikinci aşamada günce tutmaya başlamıştı. Düşüncelerden sözcüklere geçmişti, şimdi de sözcüklerden eyleme geçiyordu.
Demek, “savaş” sözcüğü bile, yanıltıcı bir anlam kazanmıştır.
Savaşın, sürekli bir niteliğe bürünmekle, savaş olmaktan çıktığını söylemek belki de doğrudur.