Mehmet Emin Öksüz
@m_eminoksuz
بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
naçiz kalemimden: #191380304
“Gürültülü dünyadan, kitapların âsude inzivâsına ilticâ ettim.” | 
Cemil Meriç
Hâfız | öğretmen adayı
Max-Planck-Lisesi mezunu (Almanya)
Bremen (Almanya) | İstanbul
Almanya, 16 Ağustos 2002
373 okur puanı
Mart 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
"Hayattır bu; bilinmez." - Bu kitap size acımayı öğretecek...
∙
"Harâbât ehlini hor görme Zâkir,
Defîneye mâlik vîrâneler var."
• 
Erzurumlu İbrahim Hakkı
Bu kitap hakiki manada beni benden aldı...
Hani bazı filmler vardır, keyifle izlersiniz izlersiniz, fakat filmin sonunda çok olağanüstü bir olay vuku bulur da, film o heyecanla bırakır ya sizi?
İşte aynı tesiri bu kitap bende yaptı...
Nihayet metro'da
Senenin ilk incelemesi.
بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Jules Payot toplumsal ahlak kurallarına riayet etmek üzere özellikle genç insanların vakitlerini nasıl verimli kullanabileceği, bedenine, sıhhatine nasıl iyi bakabileceği, kötülük ve fuhşiyattan nasıl sakınabileceğini çok veciz bir anlatımla sergilemiş.
Bazı yerlerde âdeta bir İslâm aliminin bu metni yazmış olabileceğini düşünebileceğiniz kadar dinî hassasiyetlerimizle de uyuşmakta dedikleri.
Kitabın sonu bayağı sıktı, günlerce okumadım,
Normalde 31 Aralık senenin son gününde okumak istiyordum, anca bitirebildim.
Yine de okumanızı tavsiye eder, ardından ise bu kitaptan da etkilenmiş ve esinlenmiş olan 
Gençlerle Başbaşa eserini de okumanızı öneririm.
Pişman olmayacaksınız.
Hayırlı okumalar dilerim.
Okur Takip Önerileri
Yine bir Cengiz Aytmatov şâheseri...
Savaş, savaş, ve yine savaş...
Savaş hep cephede olmazmış, bunu çok duyarız.
Peki, cephenin dışında savaşın öfkesi nasıl tezahür eder? İşte bu kitap size buna dair bir pencere açıyor.
Bu kadar duygulandığım kitapların sayısı çok değildir.
Açlık, kıtlık, hüzün, ayrılık, iş, soğuk... ve ölüm...
Küçük bir köydeki bir avuç insanın bu olumsuz şartlara rağmen hayata tutunmak için besledikleri umudu kaybetmemelerini anlatan bu hikaye, 
Cengiz Aytmatov'un eşsiz anlatımıyla yormayacak bir üsluba sahip olup, okuru kendisine bağlıyor.
Hayırlı okumalar dilerim.
Yine bir Stefan Zweig klasiği
Daha önce 
Satranç eserinde de rayihâsını alabildiğim gibi, yine bu 
Korku adlı eserinde de eşsiz üslubuyla 
Stefan Zweig okuru psikolojik açıdan soyutlanmış bir ortama, daha doğrusu ana karakterin yaşamış olduğu duygusal girdâba çekmekte.
Heyecanı bir parça eksiltmeyen bir anlatım tarzı ile Stefan Zweig, (kendisi sonlandırmış olduğu) hayatında yaşamış olduğu buhranı da çok iyi bir şekilde gösteriyor.
Gerçekten bir şâheser... Osman Gazi'ye rahmet olsun...
Fazla incelemeye hâcet yok, gönlümden geçenleri diyeyim...
Çok akıcı, keyifli bir kitap oldu;
Kitabı okurken Osman Beğ'in hissettiği sürûru, çektiği gâmı, sezdiği tehlikeyi, ettiği gazâyı adeta siz de içinizde yaşıyorsunuz, göğsünüzde her daim bir kıpırdama.
Düğünde keyifleniyor, cenazede hüzünleniyorsunuz.
Fakat bunlardan da ziyade, kocaman bir devlet yangınının, ilk fitillerinin tutuşmasına şahit oluyorsunuz.
Bir devlet düşünün ki; cihânın üç kıtasına hükmetmiş; 600 sene ayakta kalmış; bugün herkesin korktuğu ve rağbet ettiği o Amerika'nın tarihi boyunca vergi ödediği TEK devlet; mimarisinden sanatına, edebiyatından ordusuna kadar muazzam bir medeniyet inşaası gerçekleştirmiş bir devlettir OSMANLI DEVLETİ.
İşte bu kutlu devletin, ana taşlarını, atılan temellerini, BABASINI anlatmaktadır bu eser.
Hakkın, adaletin, kulluğun, yiğitliğin vücûd bulmuş halidir Osmancık, Osman Beğ, Osman Gazi, Osman Gazi Hân...
Allah ondan ve onun gazâ yoldaşlarından, babası Ertuğrul Gazî'den, onun oğullarından, bu eseri kaleme alan 
Tarık Buğra'dan ve bu devlet için toprağa düşmüş tüm şehitlerimizden ebediyyen razı olsun...
Devlet Ebed Müddet!
Fethi ağabey...
Babamın bana birkaç sene önce vermiş olduğu, fakat maalesef şuursuzca ve bilinçsizce hor gördüğüm bir kitapçık... 
Fethi Gemuhluoğlu ağabeyime bir özrü borç bilirim...
Necmettin Erbakan, 
Turgut Özal, 
Cahit Zarifoğlu, 
Rasim Özdenören, 
İsmet Özel, 
Erdem Bayazıt ve 
Nuri Pakdil gibi nice tanıdık fikir ve düşünce adamlarımız, temsilcilerimize ağabeylik etmiş, her ne kadar "okumasını, yazmasını, konuşmasını bilmese" de birçok insanın fikir dünyasına izlerini nakşetmiş, müslümanca bir yaşam şuuruna sahip, ümitvâr ve mülayim bir ağabey, Fethi ağabeyimiz...
Neredeyse her sayfasından alıntı yaptığım nadir kitaplardan diyebilirim. Kesinlikle belli zamanda bir tekrar tekrar okunması gereken bir baş ucu kitabı. Özellikle gençlere tavsiye edilir.
Bana dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim...
Kitap gayet güzel. Çok kısa, okunması uzun sürmez. Çok kolay bir dil ve üslup ile yazıldığı / tercüme edildiği için, akıcı bir şekilde okunur.
Tek tenkit noktam: Özellikle başta figürlerin isimleri ve işleri, akrabalık bağları açıklanmadan ve direkmen Latince'den alınmış olarak yazıldığı için biraz kafa karışıklığı yaşanıyor, durmadan arkadaki sonnotlara, terim sözlüğüne bakmak zorunda kalıyorsunuz ('consul', 'senatus', 'ius civile' vs.)
Fakat dostluk gibi kıymetli bir nimetin idrakine varmak için bol alıntılık sözler ile dolu bir kitapçık :)
Muhammet Abdullah BİLGİÇ
Abdullah Genç
İsmail Sürmeli
Kitap hediyesi için 
Elnur Azimli ağabeye müteşekkirim.
sohbet tadında bir ders serüveni...
Öncelikle yüce Allah ﷻ'dan 
Doğan Cüceloğlu hocamıza rahmet diliyorum...
Gerçek bir 
Savaşçı olmaya var mısınız?
Psikolojiye merakınız var da, kalın kalın psikoloji kitaplarını okumaya mı güceniyorsunuz?
O zaman bu kitap size yardımcı olabilir.
Doğan Cüceloğlu, bu kitabını Arif Okurer adlı genç bir öğretmen ile yaptığı karşılıklı bir sohbet niteliğinde kaleme almıştır.
Arif Bey genç, azimli, istekli bir öğretmen de olsa, kararından tam emin değil, bazı kaygıları var. İşte tam da bu yüzden Doğan Cüceloğlu hocasını bulmuş, onunla gerçek bir Savaşçı olmanın yolunu öğrenmeye adıyor kendini.
Kitapta kendini Arif Bey ile beraber ana karakter kılan Doğan Cüceloğlu, çoğumuzun duyduğu ve bildiği 
Martin Heidegger, 
Georg Wilhelm Friedrich Hegel, 
Michel Foucault, 
Claude Levi-Strauss, 
Aristoteles, 
Parmenides, 
Platon (Eflatun) 
Charles Darwin 
Carl Gustav Jung 
Karl Marx gibi meşhur isimleri, filozofları, psikologları, yazarları dahil edip, onların da düşünce tasavvurlarını sohbetine katıyor.
Özellikle bu sohbet kıvamında ki yazılış tarzı, İstanbul'u gözlemlemeleri, etraflarındaki insanlara dikkat etmeleri okuyan kişide bir farkındalık oluşturuyor, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Yazar bununla birlikte aynı zamanda Azîz İstanbul şehrindeki çalışmalara ve durumlara yeri geldiğinde tenkit, yeri geldiğinde de şükrânlarını sunuyor.
Eleştirebileceğim tek şey şu olsa gerek:
Kitap bazı yerlerde kısaltılabilir, böylelikle yaklaşık 400 sayfalık bu kitap rahat 300 sayfaya indirilebilirdi.
Yine de okumanızı tavsiye ederim.
Ve sanırım (içeriğini tazelemek adına) birkaç ayda /senede bir tekrar tekrar okunması gereken nadir kitaplardan.
Allah ﷻ Doğan Cüceloğlu hocamıza rahmetiyle muamele eylesin, taksirâtını affeylesin.
Mekânı cennet olsun.
bir başka Cengiz Aytmatov şaheseri...
Daha önce iki diğer eserini ('
Gün Olur Asra Bedel' & '
Cengiz Han'a Küsen Bulut') okumuş birisi olarak sanırım ilk bu kitabı, 'Cemile'yi okumuş olsaydık, Cengiz Aytmatov'un kalemine, üslubuna hem daha hızlı âşık olacak, hem de daha hızlı alışacaktık...
Bir gün içerisinde rahatlıkla okunabilecek, dili kolay, akıcı bir üslupa sahip bu eser, yazar'ın özellikle avrupaî dillere tercümesinden sonra dünyaca nam salmasına sebep olmuştur.
Bu kısa roman ile günlük meşgalelerden, özellikle günümüzde mevcut stresli şehir hayatının hengâmesinden hem bedenî hem de zihinsel olarak az da olsa ayrılıp, atayurdumuz olan Orta Asya'da ki o uçsuz bucaksız bozkırlara dalmak ilaç gibi geliyordu şahsım için.
Kitabı bu sabah, namaz'dan hemen sonra hitâma erdirdik hamd olsun. Ufukta doğan sabah güneşini alarak karşımıza, son sayfasına şu cümleyi yazmışız eserin:
"Bir gün bu güneşi bozkırda izlemek ümidiyle..!"
İstanbul, 14 Ağustos 2022, saat 6:15.
Bir sosyalleşme ve iletişim kurma kitabı
bir medeniyet ve aşk kitabı
Medeniyetimizin ummânlarından sayılan musikîmizi mi tanımak istiyorsunuz?
O zaman bu kitap tam size göre!
MyMecra ve Gönül Makamı gibi proğramlardan tanıdığımız; samimi, bilgili ve bir de o kadar mütevazi yazar 
Savaş Ş. Barkçin bu şaheserinde bize makamlarla iktifa etmemeksizin müziğimizin derinliklerini, anlamlarını, nâm salmış bestekâr ve güftekârlarını, aşkı, cânı, canânı ve belki de en önemlisi; müziğimizin Mevlâ'ya götüren yollarını tanıtmakta.
Sık sık musikî'mizin "sanat müziği" ile "halk müziği" gibi infiraklarını tenkit eden Savaş Ş. Barkçin, bu kitapta belki de bekleyeceğiniz gibi sadece Osmanlı usulünce çalınan saray musikîsini anlatmıyor. Bazen Rum veya Romen sanatkârların eserlerini, bazen de ağzımızdan bugün dahi eksik olmayan türkülerimizi - kısacası bu kadim toprakların biriktirdiği zenginliklerini - başarılı ve zarif bir üslup ile ele alarak, akıcı bir okuyuş da kazandırmakta.
Kitabı, sadece musikîyi değil, medeniyetimizi, tarihimizi, aşk'ı ve tabii ki Mevlâ'mızı tanımak isteyen herkese tavsiye ediyorum.
