Osmancık

Tarık Buğra
"Osmanlı'nın sırrı nedir" sorusunun cevabını arayan yazarın Osmanlı kuruluş döneminin dinamiklerini ve felsefesini bugünkü dille inşa ettiği romandır. Duvarları süsleyen "Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde, katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoş görmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana. Ey Osmancık bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize, rahat bize, uyarmak şevklendirmek, gayretlendirmek sana" gibi sözler bu kitabın eseridir.
376 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1982
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

OSMANCIK - Dikkat spoiler içerebilir!
376 syf.
·
Puan vermedi
·
40 günde okudu
Tarık Buğra'nın en sevilen romanıdır kendisi. Dizi filmini de izlemiş biri olarak kesinlikle kitabını okuyun derim. Sinema da akıcılık kaçmış biraz sanki. Osman Gazi dönemine gel gitler yapan eserde öğrendiğim Şeyh Edebali'nin vasiyetini bize bu eser sayesinde ulaşmış olması. Güzel başarılı bir eser. Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Osmancık
OsmancıkTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 202317,5bin okunma
376 syf.
·
Puan vermedi
Az çok biliyoruz ki daha önceleri ve şimdilerde dizisi çekilen bir yapıt haline gelmiştir. Kimileri izler, kimileri okumayı tercih eder. Bir okuyan olarak özetini az çok yazmaya çalıştım. Umarım size
Osmancık
OsmancıkTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 202317,5bin okunma
376 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
65 günde okudu
Tarihin en uzun ömürlü, en büyük devletini kuran Osman Bey' in , bu kuruluş süreci ve öncesinde kendi iç dünyasında yaşadıklarını, öfkesini dizginlemesini, ehilileşmesini, Osmancıktan Osman Bey, Osman Bey'den Osman Gazi oluşunu, kayıya ve Oğuza olan bağlılığını çok güzel bir şekilde anlatıyor. Soyca benimsenen inançların, ülküler in, amaçların çok büyük dediğimiz dünyayı nasıl küçülttüğünü, Osmancığın büyük dünyasını da, Osman Gazi olma yolunda nasıl küçüldüğünü; bunun yanı sıra devlet içinde düzen sağlamanın da bir gaza, bir sefer olduğunu bunun kaleler düşürmek kadar hatta daha da önemli ve gerekli olduğunu vurguluyor. Tarık Buğra ilk okuyuşum ve son olmayacak inşallah. Kendine has yorumunu, böyle bir kuruluş hikayesinde okumak çok güzeldi. Tavsiye ederim..
Osmancık
OsmancıkTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 202317,5bin okunma
Tek kelimeyle şaheser.
376 syf.
10/10 puan verdi
Osmancık, Osman Beğ ve Osman Gazi. Kitap aşama aşama Osman Gazi'nin nasıl Osman Gazi olduğunu anlatıyor. Felsefesini, bakış açısını, insanlarla ilişkisini, sahip olduğu soyun onda ne anlama
Osmancık
OsmancıkTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 202317,5bin okunma
376 syf.
10/10 puan verdi
Bana göre, Türk edebiyatının en başarılı tarihi romanlarından birisi Osmancık’tır. Tarık Buğra’nın 1982 yılında neşrettiği romanı, Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey’i anlatır. ‘Osmancık - Cihan
Osmancık
OsmancıkTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 202317,5bin okunma
376 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Okulla beraber okuma hızımız düşse de bırakmadım ve sonunu getirdim bu eserin de şükür. Tarık Buğra'yla bu eser vesilesiyle tanıştım. Dili, aradığım edebiyattan biraz uzak olsa da tarihi usta bir edebiyatçı eliyle kendisine has bir üslupla anlattığı kesin. Osman Gazi döneminin bir panaromasını sunmuş adeta. Bazı yerler gerçek tarihe uzak olsa da bu durum zaten roman olduğu için bir nebze olsun kabul edilebilir. Halk ağzını, o dönem Türk-İslam insanının, Osmanlı insanının profilini iyi çizmiş, zihinlerde kolaylıkla yerini temin edebiliyor. Dili sade, akıcı ama edebiyat yani güzel, hayran bırakan anlatımından uzak. Daha ziyade bizden yani halk ağzıyla ama bir o kadar da akıcı anlatımı var. Edebiyatımızın yeri herkesçe malum, okunması gereken bir eserdir. İyi okumalar.
Osmancık
OsmancıkTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 202317,5bin okunma
'' OSMANCIK '' TARIK BUĞRA
376 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitabın Adı:
Osmancık
Osmancık
Kitabın Yazarı:
Tarık Buğra
Tarık Buğra
Tür: Tarihi roman
Osmancık
OsmancıkTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 202317,5bin okunma
376 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra’yı en güzel tanıtan şu cümleyi kurar: "Yeni Türk Edebiyatı bir medeniyet krizi" ile başlar. Asıldan kopuşun moderne yönelişin krizidir aslında bu kriz.
Osmancık
OsmancıkTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 202317,5bin okunma
376 syf.
·
Puan vermedi
Ede Balı’nın Osman Bey’e öğüdü: “Düşmanını çoğaltma. Ve düşmanlığın sonunu da, başını da sen seç; sen başlat, sen bitir. Boy’undan, soyundan, dininden kimselere düşman olma, kin gütme. Ve boy’ undan, soyundan, dininden olmayan kimselerle kurduğun dostluğu yoldaş dostluğuyla karıştırma, bir tutma; öyle dostluklara sâdık ol, amma bel bağlama; hesabını, kitabını onlara dayama. Ve, düşman seçerken gücünü, kılı kırk yararca ölçüp biç..
Osmancık
OsmancıkTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 202317,5bin okunma
376 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Türk milletinin kendi olma mücadelesini, “Osmancık” ın iç benlik çatışması ile dünyayı kavraması ve neticede kendi ekseninde yeniden tanımlayarak Osman Gazi Han’a dönüşmesini, derin ve mitik bir dünyada simgelerle aktaran keyifli bir tarihi roman..
Osmancık
OsmancıkTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 202317,5bin okunma

Yazar Hakkında

Tarık Buğra
Tarık BuğraYazar · 42 kitap
Süleyman Tarık Buğra (d. 2 Eylül 1918 – ö. 26 Şubat 1994), Türk gazeteci ve roman, hikâye, oyun ve fıkra yazarı. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının tanınmış yazarlarındandır. Çok yönlü bir yazar olan Buğra, özellikle romanlarıyla tanınır. 1991'de devlet sanatçısı unvanı almıştır. 1918'de Akşehir'de doğdu. Babası, Akşehir'de ağır ceza hâkimi olarak görev yapan Erzurumlu Mehmet Nazım Bey, annesi Akşehirli Nazike Hanım idi. Çocukluğunun geçtiği Akşehir'i eserlerinin çoğunda mekân olarak tercih etti. İlk ve ortaokulu Akşehir'de okudu. Ortaokulda Rıfkı Melül Meriç'in öğrenicisi oldu. 1933'te ortaokulu bitirdikten sonra yatılı öğrenci olarak İstanbul Erkek Lisesi'ne devam etti. İstanbul Lisesi’nde Hakkı Süha Gezgin'in, Pertev Naili Boratav'ın öğrencisi oldu. Yazar olmaya onuncu sınıfta karar verdi. Tarık Nazım müstear ismiyle hikâye ve şiirler yazmaya başladı. Okulun yatılı kısmı kapanınca Konya Lisesi'ne geçti ve 1936'da mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde iki yıl okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne geçti. Parasızlık nedeniyle zor bir öğrencilik dönemi geçirdi ve üç yıl sonra mezun olamadan bu okuldan da ayrıldı. 1942-1945 yılları arasındaki üç yıllık askerlik görevi sırasında devlet memurlarının bıyıklarını kesme kuralını ihlal ettiği için on bir sürgün yaşadı. İlk piyeslerini ve ilk romanını askerliği sırasında yazdı. İlk eseri, Akümülatörlü Radyo başlıklı piyesti. Eser, Şehir Tiyatroları tarafından reddedilince, Yalnızlar başlığıyla roman hâline getirdi. Askerli hizmetini tamamladıktan sonra İstanbul'a döndü ve 1947'de Edebiyat Fakültesi'ne kaydoldu. Burada Ahmet Hamdi Tanpınar ve Mehmet Kaplan'ın öğrencisi oldu. Bir yandan da Şişli Terakki Lisesi'nde muallim muavinliği görevinde bulundu. 1948'de yazdığı Oğlumuz başlıklı hikâyesi Cumhuriyet gazetesinin açtığı yarışmada ikincilik ödülüne layık görüldü. Bu ödül ona edebiyat ve basın dünyasının kapılarını araladı. 1949'da ilk kitabı olan ve içinde 13 öykü bulunan Oğlumuz'u yayımladı. Çınaraltı dergisini çıkaran Yusuf Ziya Ortaç, kendisine dergiye katılmasını, Sanat Hareketleri başlıklı sütunda her hafta bir öykü yazmasını önerdi. Dergiye gönderdiği ilk hikâye, “Havuçlu Pilav Meselesi” başlıklı hikâyesi oldu. Basın dünyasından da iş teklifleri alan yazar, bu teklifler sayesinde basın hayatına atılmak için cesaret buldu ve Edebiyat Fakültesi’nden mezuniyet tezini vermeden ayrıldı. 1949-1952 arasında Akşehir’de babası Erzurumlu Mehmet Nâzım Bey’le birlikte “Nasreddin Hoca” gazetesini çıkardı. 1950'de Jale Baysal ile evlendi, on sekiz yıl sonra boşanma ile sonlanan bu evlilikten 19 Aralık 1951’de kızları Ayşe dünyaya geldi. 1952'de babasını kaybeden Buğra, gazeteyi elden çıkardı ve İstanbul'a döndü. Aynı yıl, ikinci hikâye kitabı “Yarın Diye Bir Şey Yoktur” yayımlandı. 1952-1956 arasında Milliyet, Vatan, Yeni İstanbul gibi gazetelerde edebiyat tenkitleri ve denemeler yazdı. Gazeteciliğinin bu ilk yıllarında Abdi İpekçi, Reşat Ekrem Koçu ve Peyami Safa ile çalışma imkanı bulduğu bilinmektedir.[5] Bu arada üçüncü öykü kitabı İki Uyku Arasında'yı (1954)'te yayımlayan Buğra, 1955'te Siyah Kehribar başlıklı bir roman yazdı. Dönemin faşist İtalya'sında geçen romanın pek çok eleştirmen tarafından hoş görülmedi ve yazar bir bekleme dönemine girerek uzun süre başka roman yazmadı. Gazeteciliğe 1956-1957 yıllarında Vatan ve Yenigün gazetelerinde yayın müdürü olarak devam etti. 1958'de Milliyet gazetesi spor sayfası sorumluluğu yapan Buğra, aynı yıl Tercüman ve Yeni İstanbul gazetelerinde de yazarlık görevini sürdürdü. 1959'da önce Tercüman'ın, ardından Yeni İstanbul'un, ardından da Türkiye Spor isimli günlük spor gazetesinin yayın müdürlüğünü yaptı. 1962 yılında ise Yol adlı haftalık derginin yayın müdürlüğünü yaptı. Bu arada Türk Kurtuluş Savaşı’nı konu edinen Küçük Ağa romanını hazırladı. Küçük Ağa, 1963 yılında Yeni İstanbul'da tefrika edildi ve 1964'te de kitap olarak yayımlandı. Çok olumlu tepkiler alan roman, Mehmet Kaplan tarafından mezuniyet tezi olarak kabul edildi ve böylece Buğra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden diploma aldı.[8] Küçük Ağa'nın ardından dördüncü öykü kitabı Hikâyeler'i, Küçük Ağa'nın devamı olan Küçük Ağa Ankara'da ve ardından da Komik-i şehir Naşit'in hayatını anlattığı İbiş'in Rüyası'nı tamamladı. İbiş'in Rüyası, 1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması'nda başarı ödülüne değer bulundu. Buğra, 1970-1976 arasında Tercüman gazetesinde köşe yazarlığı ve sanat sayfaları düzenleme işini sürdürdü. 1976'da Tercüman'dan emekli oldu ve zamanını bütünüyle edebiyata verdi. Firavun İmanı (1976), Dönemeçte (1978), Gençliğim Eyvah (1979), Yağmur Beklerken (1981) adlı dönem romanlarını yayımladı. Bu romanlarda Cumnuriyet'in çeşitli evrelerini, demokrasiye geçiş sürecindeki çalkantıları konu edindi. Devlet Tiyatroları'nda Edebi Kurul Başkanlığı'nda Edebi Kurul üyeliği yaptı. 8 Eylül 1977'de hikâye yazarı Hatice Bilen ile ikinci evliliğini yaptı. Yazarın, Ayakta Durmak İstiyorum (1966) ve Üç Oyun (1981) adlarıyla kitaplaştırdığı piyeslerinin hemen hepsi sahnelendi, romanları da TV dizisi haline getirildi. Fıkralarından seçmeleri Gençlik Türküsü (1964), gezi notlarını Gagaringrad (1962), dil ve edebiyat üzerine yazılarını Düşman Kazanmak Sanatı (1979), denemelerini ise Bu Çağın Adı (1979) başlıklarıyla yayımladı. Tarık Buğra'nın Sakıp Sabancı'nın hayatını anlattığı Patron başlıklı bir piyesi, Mimar Sinan'ın hayatını anlattığı bir senaryosu ile Mehmed Akif'in hayatını ele alan bir romanı da mevcuttur. Buğra, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş yıllarını anlattığı Osmancık'la (1985) Millî Kültür Vakfı edebiyat armağanı’nı, “Yağmur Beklerken” romanı ile de 1989 Türkiye İş Bankası Büyük Ödülü'nü aldı. 1991'de devlet sanatçısı unvanı aldı. 1993'teki ani rahatsızlığının ardından kanser teşhisi konan Buğra, tedavi gördüğü Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 26 Şubat 1994'te hayatını kaybetti. Cenazesi Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi. 1999-2000 öğrenim döneminde İstanbul'un Pendik ilçesinde açılan bir liseye “Tarık Buğra” adı verilmiş; 2002’de Akşehir merkez Ortaokulu’nun adı "Akşehir Tarık Buğra İlköğretim Okulu" olarak değiştirilmiş ve 2004 yılında Akşehir'e bir Tarık Buğra heykeli dikilmiştir. Ayrıca Ankara’da Millî Kütüphane önünde bir heykeli bulunur. Tarık Buğra, tarihçi Ayşe Buğra'nın babasıdır. Ayşe Buğra, iş adamı Osman Kavala ile evlidir.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.