Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Türkiye'deki "biz"i değerler kapsamında ele aldığımda aklıma hemen şu sözler ya da ifadeler geliyor: Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Tanrı misafiri. Birinin derdiyle dertlenmek. Mahalle ve kırsal alanlardaki imece usulü. Ekmeği bölüşüp yemek. Başımın üstünde yerin var. Bu sözlerin aslında hamurumuza işlenmiş, içimizde bir yerlerde hala var olan ve inandığımız değerleri yansıttığını düşünüyorum.
Türkiye
Türkiye Türkiye, Türkiye, En sevdiğim ağaç Palmiye. Hurmalarla bezenmiş bir ülke, Ve Tofaş'ın cirit attığı mahalle.... Türkiye, Türkiye, Benim karım Naciye. Elmalarla bezenmiş bir ülke, Gidiyorum Amasya'nın başkent olduğu bir memlekete.
Reklam
1824’te II. Mahmut da böyle bir ferman çıkarmıştı. Bazı maarif tarihi yazarları bunu, Mahmut’un eğitimi genel ve zorunlu yapan, ileri bir eylemi sanmışlardır. Bu belgeyi incelediğimiz zaman böyle olmadığım görürüz. Eski fermanlar gibi bu da halkın geçim düşüncesiyle çocuklarını beş altı yaşlarında zanaatkâr esnaf yanına çırak vermesi yüzünden cahilliğin genişlemekte olduğunu, yani İslâmlığı bilmez hale geldiğini, İslâmlık’ta dünya işlerinde her işin başında din gereklerini öğrenmek geldiğini, bunun yapılmamasının Tanrı yardımından yoksun kalışın baş nedeni olduğunu, din işlerini ve İslâm inançlarını öğrenme bir din gereği olduğu için bundan sonra çocukların zanaata verilmeyip mahalle okuluna verileceğini bildiriyordu.
150’yi aşkın resmi makam arabası, büyük sayıda servis vasıtası, özel mahalle ve pazarı bulunan başka bir parlamento bulmak kolay değildir. Mecliste her milletvekiline 6 hizmetli düşmektedir. İşlediği ve işlemediği zaman, parlamentonun günlük maliyeti, 1993 rakamıyla, 6 milyar lira olmaktadır. Bu rakam Türkiye için çok büyüktür.
Sayfa 95
Geri139
592 öğeden 586 ile 592 arasındakiler gösteriliyor.