Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herkes, cemiyet içindeki yeri ve ödevi ne ise onu en iyi bir şekilde yapmaya çalışmalıdır.
Soru: Bunca menfi şartlara rağmen, yeryüzündeki insanların en garantili, en karlı, en sağlam durumda olanları kimlerdir? Cevap: Müslümanlar! Çünkü doğru yolda, sırât-ı müstakimdedirler. Rablerinin razı olacağı din, temiz ve mâkul bir inanç üzeredirler. Değil mi ki o yüce imana sahiptirler... Ölseler ne gam! Her hâlükârda kârlıdırlar. Musibete uğrasalar sabredip sevaba erer, nimete ulaşsalar şükredip ecir kazanırlar. Sa'âdet-i dâreyn onlarındır. Rûhen temiz, fikren safî, kalben müsterih, bedenen dinç, aklen zinde, vicdanen rahat, vücutça sıhhatli, ailece mutlu, komşulukça muhabbetli, cemiyetçe huzurlu, devletçe güçlü yaşarlar. Harp çıksa ölseler şehit, kalsalar gazi olurlar; yenseler muzaffer, yenilseler mağfur olurlar. Ölünce cennete girer, cennette cemalullaha ererler, yani evvel Allah müslümanın sırtı asla yere getirilemez, has halis müslüman olduğu müddetçe kimse onu zarara uğratamaz. Cahil ve gafillere, yalan ve yanlış yol yolcularına, deni dünya ehline gelince; o zavallılar eğer batıldan dönüp hakka gelmezler, hidayete ermezlerse hasire'd-dünydâ ve'l-âhire olacaklar, sonsuz ve ebedi hüsrana uğrayacaklardır. Ne mutlu müslümanlara! İslâm uğrunda cihad eden ve insanlığa hayır üretenlere!
Sayfa 116
Reklam
Soru: Yeryüzündeki insanlar içinde ilme en çok ihtiyacı olanlar kimlerdir? Cevap: Müslümanlar! Çünkü ilim, müslümanın hem dünyası hem de âhireti için gereklidir. Cahillikle, Müslümanlık dahi yürümez. İlmen kalkınmadan ne maddi ne de mânevi gelişme ve kalkınma sağlanabilir. Hasımlar müslümanlara doğrudan doğruya saldırıp savaştıkları gibi dolaylı dolambaçlı yollarla da hücum etmektedir. Ortada korkunç bir kültür savaşı vardır. Karşıdakiler müslümanları kültür yönü ile de yenmeye, asimile etmeye, kendisine bağımlı ve köle haline getirmeye çalışmaktadır; bu iş için muazzam meblağlar ayırmakta, yatırımlar yapmakta; üniversiteler, kolejler kurmakta, ansiklopediler, kitaplar yazdırmakta, gazeteler, dergiler çıkarmakta, kapı kapı dolaşacak misyoner kadrolar kurmaktadır. Bunların karşısında zayıf fertler, şuursuz halk kitleleri tutunamaz; bu, devletler çapında büyük bir mücadeledir, müslümanların ferdi değil toplu çalışmasını, organize olmasını gerektirir. Küfrün saldırısında müslüman, karşı tedbirleri alamazsa; en akli, en modern, en kuvvetli deliller ve vasıtalarla kendini savunamazsa, ailesini, çocuğunu bile düşmana kaptırır, hatta kendini kaybeder, mezhebini, meşrebini yitirir, feleğini şaşırabilir. Onun için gece gündüz ilme çalışmak; hem dünyayı hem âhireti, hem Garb'ı hem Şark'ı, hem iyiyi hem kötüyü, hem dostu hem düşmanı gayet iyi bilmek ve tanımak gerekir.
Sayfa 115
Soru: Yeryüzündeki insanların çalışmaya en çok mecbur olanları kimler? Cevap: Müslümanlar! Çünkü düşmanları çoktur, onları kuşatmışlar, yok etmeye, eritmeye uğraşmaktadırlar. Üstelik bu düşmanlar ilim ve fende, alet ve imkânlar bakımından üstünlük sağlamış, müslümanlardan bariz bir şekilde ileri gitmişlerdir. O halde müslümanlar hem maddi ve dünyevi yönden didinmek, hasımlarla yarışmak ve onları geçmek zorundadır hem de ibadet ve taat eylemek, salih ameller işlemek, hayırlar yapmak için geceyi gündüze katarak mânevi ve uhrevi yönden çalışmak zorundadır.
Sayfa 115
Soru: Yeryüzündeki insanlar içinde hasmı, düşmanı en çok olanlar kimler? Cevap: Müslümanlar! Çevrenize zekice bakınız: Dünya çapında sinsi bir plan gereği, her ülkede şer kuvvetleri ittifak etmiş ve müslümanların üzerine çullanmışlardır. Gizli merkezler, anti-İslâm güçleri organize etmekte, karşı grupları müslümanlara karşı kışkırtmaktadır. Zavallı ve mazlum müslüman halklar, azınlık oldukları ülkelerde hiçbir insani hakka sahip değildir, feci şekilde ezilmekte, horlanmaktadırlar. Çok gariptir ki çoğunlukta oldukları ülkelerde de tam mânasıyla hür değillerdir. Ekseriya başlarına emperyalistlerin uşağı, maşa veya kukla, satılmış kişiler çöreklenmiş, onlara göz açtırmamaktadır. Zulüm, menfaat ve istismar çeteleri bütün dikkatlerini müslümanlara çevirmiş nöbet beklerler, türlü şeytani tedbiri alırlar, ta ki mü'minler uyanıp silkinmesin, haklarına sahip çıkmasın, sömürüyü engellemesin. Allem eder, kallem eder, bazı gafil müslümanları da kandırarak, cambaz gibi yürümeyi, hacıyatmaz gibi ayakta kalmayı, üste çıkmayı başarırlar. Bunca dış düşmanın yanı sıra müslümanın bir yığın da mânevi iç düşmam vardır. Aslında müslümanı, bu iç düşmanlar şuursuz ve mantıksız düşürmekte, dış düşmanlara zebun ve mağlup duruma getirmektedir. Bunların en önemlileri, iman zaafı, gaflet, tembellik, cehalet, şeytana tebaiyyet, hırs, nefsaniyet, enaniyet, hubb-i dünyâ, hubb-i câh, hubb-i riyâset nisyân-ı âhirettir.
Sayfa 114
Soru: Yeryüzündeki insanlar içinde derdi en çok olanlar kimler? Cevap: Müslümanlar! Çünkü dünyanın, yaşam ve geçimin çilelerini öteki insanlar gibi eşit olarak çeker dururken, bir de âhiretin tasasını yüklenmiş, dert edinmişlerdir. Ayrıca, Allah müslümanları çeşitli bela ve mihnetlere tâbi tutar, imanını ve sadakatini imtihan eyler. Dünyada müslümana rahat yoktur; bu âlem mü'mine zindan, kâfire cennet gibidir. Mü'min; malı, ailesi, canı... konusunda çeşitli sıkıntılara uğratılır, kâfirler ise müreffeh bir hayat yaşar, sefa sürerler. Üstelik mü'min imanından gelen kardeşlik duygusu ile başka mü'minler için de acı çeker; yeryüzünün neresinde bir müslüman bir zulme uğrasa, -tek bir vücudun uzuvları gibi- onun için üzülür; tatlı lokması acılaşır, boğazında düğümlenir kalır.
Sayfa 114
Reklam
64 syf.
10/10 puan verdi
Kitabı tavsiye uzerine okumaya başladım. Ve beğendim. Sade bir dil ile ele alındığından ötürü herkes rahatlıkla okuyabilir.Tasavvufi bir bakış. Esad Cosan beyin incelemeside üzerine farkındalık katmış. Diğer okuyuculara da tavsiye ederim.
Makalat (Hacı Bektaşı Veli)
Makalat (Hacı Bektaşı Veli)Mahmud Esad Coşan · T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı · 199028 okunma
Ölümden asla korkmamalıyız, çünkü nasıl olsa bir gün başa gelip çatacaktır. Yeter ki hak yolda, kâmil bir iman ile Allah'ın sevdiği bir kul olarak ölebilelim. Asıl tehlike gafletle yaşayıp yanlış yolda, ters bir cephede, Allah'ın kahır ve gazabıyla, murdar olarak sü-i hâtime ile âhirete göçmektir. Akbımızı başımıza derhal toplayarak tedbir almalı, böyle bir sonuçtan şiddetle kaçınmalı ve sakınmalıyız. Bunun için geliniz şu ciddi günlerde, her hatanın başı ve her günahın kaynağı olan dünya sevgisini ve gafleti içimizden atalım. Dünyanın fâni ve dipsiz meşgaleleri asırlar boyu pek çok kimseyi oyaladı, zevk ü sefâsı çok kimseyi yoldan çıkarttı, ziynetleri pek çok kimseyi aldattı ama bu dünya kimseye kalmadı, kimseye ram olmadı. Bu bin kocadan arta kalan boyalı, acuze gelin gaddardır, sana da yâr olmayacaktır. Baki hayata ve âhiret mutluluğuna talip ol ki vefa ondadır. Bugüne kadar hep dünyalık için çalıştın, gel bundan sonra da âhiret için çalış, hazırlan; cenneti kazanmak, Allah'ın rızasına ermek, cemalini görmek için gayret et!
Sayfa 113
Nice bir besleyesin bu kadd ile kâmeti Düştün dünya zevkine unuttun kıyameti. Yunus Emre
Sayfa 157 - Server YayınlarıKitabı okuyor
İslâm bizim her şeyimizdir, onu yitirdiğimiz zaman her şeyimizi, benliğimizi, hürriyetimizi hâsılı dünyamızı da âhiretimizi de yitirmiş, mahvetmiş oluruz.
Sayfa 146 - Server YayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.