üstâdımız hacı ali haydar efendi (kuddise sirruhû) hazretleri'nin, zikrin çeşitleri hakkında yazdıklarının bir kısmını burada beyan edelim: "Hazreti Mevlâ anılarak, kast ve yâd edilerek işlenen ve vâki olan her iş, söz, sükût ve hareket Mevla'yı zikir sayılır. herhangi bir uzvu bu şekilde hak için kullanmak, o uzvun zikridir. işte bu vechile zikrin menşei (kaynağı), envâ'ı (çeşitleri) ve merâtibi (mertebeleri) pek çoktur ve Mevlâ tarafından emir buyrulan zikr-i kesîr (çok zikretmek) bu şekilde meydana gelir.
Ali Haydar Efendi (k.s.)nin Tarikata girmesi..
Efendi Babam (Kuddise Sirruhů) tarikata girmeden evvel yaptığı sohbetlerinde, tarikat adamlarına kızardı ve derdi ki:
"Ben, Buhara'yı gezdim, çok şeyh ve müridler gördüm ama hepsi bozulmuş. Hatta onları Yahudi ve Hristiyanlara benzetiyorum. Çünkü Yahudiler Musa (Aleyhisselâm)'a, Hristiyanlar da İsa (Aleyhisselam)'a
Sayfa 7 - Ahıska Yayınevi - 2018Kitabı okudu
Mahmud Efendi Hazretleri Kuddise Sirruhû şöyle buyururdu:
"- Bu din Allah’ındır, yürüyecek, Mahmud ölse de o devam edecek, bütün dinlere galip gelecek..."
“Bu sohbetler esnasındaki zahmetlere katlanın. Bu yolda çekilen zahmet, olduğu gibi rahmettir. Bir harf kaçırmayın, bir harf kaçırsanız orada boşluk olur, anlamazsınız.”
Mahmud Efendi Hazretleri (Kuddise Sirruhů)
Edeb
“Allah'ı zikretmek hususunda kalpleri katılaşmış olanlarin vay haline!”128 ayet-i kerimesini Mahmud Efendi Hazretleri (Kuddise Sirruhů) edeple ilişkilendirir ve şöyle açıklar:
Ayet-i celileye iki türlü mana verilebilir:
“Allah-u Teâlâ'nın zikrinden uzak kalıp kalpleri katı olanların vay haline!"
“Allah'ın (Celle Celålubů) zikrinden dolayı kalpleri katı olanların vay haline!”
128 Zumer Sûresi, 22.