modern çağın ideali iyi eğitimli insandır. iyi eğitim görmüş insanın zihniyse korkunçtur; her şeyin ederinin üzerinde satıldığı canavarlarla dolu, tozlu bir çıfıt çarşısı gibidir.
Hayır, hiçbir şey hissetmiyoruz. Bile bile, uyurcasına, bedenimize laf geçiremiyormuşuz gibi, girilecek kapıyı ıskalayıp duruyoruz. Her şeyi ıskalıyoruz.
karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında.
aşklarım, inançlarım işgal altındadır
tabutumun üstünde zar atıyorlar
cebimdeki adreslerden umut kalmamıştır
ağlamadan
etimin iğneli beşiklerde bıraktığı izlere aldırmadan
o mavi korularda ve dibektaşlarında
bırakıp sözlerimin kalıntılarını
açıkça konuşmak istiyorum
Yaşamda anlam bulmanın ikinci yolu, bir şey -iyilik, doğruluk, güzellik gibi- yaşamak, doğayı ve kültürü yaşamak, son ve bir o kadar önemlisi de olanca eşsizliğiyle bir insanı yaşamaktır. Yani onu sevmektir.
Her şey bir yana, insan, Auschwitz’in gaz odalarını icat eden varlıktır; ama dudaklarında duayla ya da Shema Yisrael ile gaz odalarına dimdik yürüyen varlık da insandır.
Bir başka insanı, kişiliğinin en derindeki çekirdeğinden kavramanın tek yolu sevgidir. Sevmediği sürece hiç kimse, bir başka insanın özünün tam olarak farkına varamaz. Sevgisi yoluyla insan, sevilen kişideki temel kişilik özelliklerini ve eğilimlerini görebilecek duruma gelir ve dahası, ondaki gerçekleşmemiş olan ancak gerçekleştirilmesi gereken potansiyelleri görür.