Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
KOKU İLE TAT VE "HATIRANIN DEVASA YAPISI" " ...uzak bir geçmişten geriye hiçbir şey kalmadığında, insanlar öldükten, nesneler yok olduktan sonra, bir tek, onlardan daha kırılgan, ama daha uzun ömürlü, daha maddeden yoksun, daha sürekli, daha sadık olan koku ve tat, daha çok uzun bir süre, ruhlar gibi, diğer her şeyin yıkıntısı üzerinde hatırlamaya, beklemeye, ummaya, neredeyse elle tutulamayan damlacıklarının üstünde, bükülmeden, hatıranın devasa yapısını taşımaya devam ederler." (Swann'ların Tarafı; l, 51).
Sayfa 149
Reklam
"UZUN ZAMAN, GECELERİ ERKENDEN YATTIM" "Uzun zaman, geceleri erken[den) yattım. Bazen daha mumu söndürür söndürmez, gözlerim o kadar çabuk kapanıverirdi ki, 'uykuya dalıyorum' diye düşünmeye zaman bulamazdım. Aradan yarım saat geçtikten sonra da, artık uykuya geçme vakti geldiği düşüncesiyle uyanırdım; hala elimde zannettiğim kitabı bırakıp ışığımı söndürmek isterdim; az önce okuduklarım hakkında fikir yürütmeye uyurken de devam ederdim, ama fikirlerim biraz farklı bir seyir izlerdi; kitapta sözü edilen şey benmişim gibi gelirdi bana; bu bir kilise de olabilirdi, bir dörtlü de, I. François'yla Şarlken arasındaki rekabet de. Bu sanı , uyanışımdan sonraki birkaç saniye boyunca da varlığını sürdürürdü; mantığıma aykırı düşmez, ama gözlerime çekilmiş bir perde gibi, mumun artık yanmadığını fark etmemi engellerdi" (Swann'ların Tarafı; I, 7).
Sayfa 147
Anlatıcı'nın kendisinin, paradoks gibi görünen, baş döndürücü bir anlatımla, Marcel adını varsayımsal olarak kendisi için ilk kez kullanışı şöyledir: "Albertine'in dili açılırdı, 'Canım' ya da 'Canım benım' der ve adımı söylerdi; yani anlatıcıya bu kitabın yazarının adım verecek olursak, 'Canım Marcel'im', 'Canım Marcel'im benim' derdi" (Mahpus; II, 2154).
Sayfa 43
ALBERTINE Kayıp Zamanın İzinde'nin Anlatıcı' dan sonraki en önemli kişisi. Romanda adından en çok söz edilen (2360 kez) kişidir. Esmer tenli bir genç kız olarak betimlenen Albertine aynı zamanda yeşil, mavi ya da menekşe gözlü , geniş yanaklı, küçük pembe burunlu olarak da gösterilir. Oluşsal eleştiri (genetik eleştiri)
Sayfa 42
Portredeki Marcel Proust görüntüsüne baktığımızda şu özellikler dikkati çekiyor: Proust ayakta duruyor (zaten elimizdeki bilgilere göre ressam da önce ayakta bir boy portresi çizmiş, sonradan ayakların ve ellerin göründüğü bölümü yırtıp atmış), sanki uzun süre poz vermekten yorgun düşmüş. Üzerinde bir suare giysisi var. Kostüm ile fonun koyuluğu,
Sayfa 31
Reklam
Nasıl ölmek isterdim? - En iyi biçimde ve sevilerek.
Sayfa 30
En çok hayranlık duyduğum olay. - Askerliği gönüllü olarak yapmış olmam.
Sayfa 30
Kendimde gördüğüm en temel kusur. - "İstemeyi" bilmemek, becerememek.
Sayfa 28
Reklam
Bir kadında bulunmasını istediğim özellik. - Erkeksi erdemler ve arkadaşlıkta açıkyüreklilik.
Sayfa 28
Ben de, “Söylesenize Mösyö, ben bilemiyorum ki,” dedim. O zaman şu cevabı verdi: “Bu gece kitabıma 'Son' sözcüğünü yazdım. Şimdi ölebilirim artık”. Ben de şöyle dedim, ona: “Ah! Sizin adınıza ne kadar da memnun oldum, Mösyö. Bitti, ama daha yapıştırılacak ne kadar küçük kâğıt, yapılacak ne kadar düzeltme olacak!” “O başka şey,” dedi...
biryudumkitap.com’dan
Yatağındaydı, mutluluk içindeydi. “Ee! Celeste…” Ben de, “Söylesenize Mösyö, ben bilemiyorum ki,” dedim. O zaman şu cevabı verdi: “Bu gece kitabıma 'Son' sözcüğünü yazdım. Şimdi ölebilirim artık”.
Bu sıralar..
"Bana acı çektiren sıradanlıkların ortasında, olduğum yerde sayıyordum."
Bana acı çektiren sıradanlıkların ortasında, olduğum yerde sayıyordum."
175 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.