Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çocuğun ve yetişkinin iki farklı kişiliğe sahip olduğu gayet açıktır. Bu, minimum düzeydeki bir şeyin yavaş yavaş büyüyüp maksimuma erişmesi durumuna benzemez. En küçük detayları fark edebilen çocuklar, sahip olduğu zihinsel sentezi gördüğü şeylere yansıtan bizleri aşağı varlıklar, nasıl bakacağını bilemeyen beceriksiz insanlar olarak görüyor olmalı. Belki de onların gözünde bizim hiç dikkat duygumuz yok ve ilginç şeyleri ilgisiz veya bilinçsizce es geçiyoruzdur. Nasıl ki biz algılama biçimimize bütünüyle yabancı olan çocuğa güvenmiyorsak, o da kendini ifade edebilseydi zihinsel dünyasının derinliklerinde bize hiç güvenmediğini mutlaka dile getirirdi. Yetişkinin ve çocuğun birbirini anlamaması bu yüzdendir.
Sayfa 72 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Yetişkinler çocukların yalnızca gösterişli şeylere, parlak renklere, yüksek seslere vs. karşı duyarlı olduklarına inanır. Bu tip şiddetli uyaranların onların dikkatini çektiği doğru; şarkı söyleyen insanların, zil seslerinin, dalgalanan bayrakların ya da parlak ışıkların çocukların dikkatini çektiğini hepimiz görmüşüzdür. Fakat dışarıdan gelen bu tür şiddetli uyaranlar tesadüfi olmaktan öteye gitmez; dikkat dağıtır, şiddetli bir biçimde dikkat çeker ve duyuları, uyaran neyse ona yöneltir. Biz yetişkinler de, her ne kadar tam bir paralellik olmasa da, eğer bir kitaba kendimizi kaptırmışsak pencerenin önünden geçen gürültülü bir bandonun sesini aniden duyduğumuzda gidip bakmak için yerimizden kalkarız. Sessizce oturup kitap okuyan bir insanın kitaba son derece yoğunlaşmış olduğunu fark etmeyen ve bu insanı sadece kalkıp bandoyu dinlemeye giderken gören biri, insanları en çok cezbeden şeyin ses olduğunu söylerdi. İşte biz çocukları bu şekilde yargıladık. Fakat güçlü bir dış uyaranın çocukların dikkatini çektiği gerçeği tesadüfidir ve şans eseri gerçekleşir. Bunun çocuğun iç dünyasına ait olan, zihninin derin ve oluşumsal kısmıyla hiçbir ilişkisi yoktur. Çocukların zar zor fark edilecek kadar küçük olan şeylere kendilerini kaptırdıklarını fark ettiğimiz zaman bu içsel sürecin belirtilerini de ayırt edebiliriz.
Sayfa 70 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Reklam
Çocuğa çevresindeki imgeleri yakalaması için müthiş bir yetenek bahşeden ve neredeyse beş yaşına kadar süren uzun bir duyarlı dönem söz konusudur. Çocuk, duyuları aracılığıyla aktif bir biçimde imgeleri emen bir gözlemcidir ve bu, onun bir ayna gibi verilenleri yansıtabildiğini söylemekten çok farklıdır. Bir gözlemci olmak, duyguların ve özel zevklerin belirlediği, dolayısıyla belli imgelerin ayıklanmasına yol açan içsel bir dürtüye işaret eder. Hiç kimsenin bir şeyi tüm detaylarıyla görmediğini, herkesin duygu ve ilgisinin etkisiyle sadece bir parçayı gördüğünü söyleyen William James, bahsettiğimiz düşünceyi örneklemektedir. İnsanların aynı şeyi farklı şekilde tasvir etmesinin nedeni budur. James bununla ilgili zekice bir örnek verir: Eğer hoşunuza giden yeni bir takım elbise giymişseniz, yolda yürürken iyi giyimli insanlara öylesine dikkat kesilirsiniz ki o sırada bir araba sizi çiğneyebilir.
Sayfa 64 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Çocuk, düzeni bizim hissettiğimiz gibi hissetmez; zengin bir izlenim dünyasına sahip olan bizler artık bu dünyaya karşı kayıtsız hale gelmişken, hiçlikten gelen çocuğun izlenim dünyası henüz bizimki gibi zengin değildir. Çocuk yaptığı her şeye sıfırdan başlar. Bildiği tek şey yaratılış işçiliğidir ve bu işçiliği bize miras bırakır. Alın teriyle zenginleşen bir adamın çocukları gibiyiz. Ne kadar büyük çaba ve emekle bu konuma geldiğimizin bilincinde değiliz. Duygusuz ve nankörüz; her şeye sahip olan bizler toplumdaki yerimiz belli olduğu için üstün olduğumuzu düşünüyoruz.
Sayfa 63 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Kısacası yetişkin kendini çocuğun yaratıcısı bilir ve onun hareketlerini kendisinin çocukla olan ilişkileri açısından iyi ya da kötü diye yargılar. Yetişkin kendini çocuktaki iyi ve kötü ölçüsü, kıstası sanır. Kendini yanılmaz, çocuğa örnek, model olabilecek tek varlık olarak görür. Çocuk o modele göre yoğrulacaktır. Çocuğun yetişkinin yolundan sapması, yetişkinin hemen müdahale edip düzeltmesi gerektiği sanılan bir bela, bir illet, bir kötülüktür. Böyle hareket eden bir yetişkin, istediği kadar çocuğa karşı sevgi, şevk ve esirgemezlik ruhuyla dolu olduğunu sansın, çocuğun öz kişiliğinin GELİŞİMİNİ bilinçsizce baskılamaktadır.
İlk bakışta niteliği anlaşılan hayvansal içgüdülerinden farklı olarak, çocuğun ruhu hemen kendini ele vermeyecek şekilde derinlere gizlenmiştir.
Reklam
Çocuk, doğduğunda doğal değil, tersine, çok önceden insanlar tarafından alabildiğine değiştirilmiş bir çevreye girer. Bu insanların kendileri için daha kolay bir yaşama tarzı sağlama isteğiyle doğanın zararına kurdukları yabancı bir çevredir.
Yeni doğmuş çocuğa davranışımız, merhametten çok yaratılışın bu mucizesine karşı duyduğumuz saygıyla belirlenmelidir.
Etrafında koşuşan yetişkinlere sorarsanız, çocuğun bilinci yoktur zaten, ne acı, ne de zevk duyar. Onlara bakarsanız, çocuğu nasıl rasgelirse öyle, tabii yere düşürmemek şartıyla, indirip kaldırmada hiçbir sakınca yoktur.
Bebeğin ruhunda yetişkinin hâlâ farkında olmadığı sırlar vardır.
Sayfa 52 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Reklam
Bebeğin bakmak için bir şeylere ihtiyaç duyduğu fikrine sahip olanlar, bebeği çevresinden uzaklaştıran yanlış koşulların dışına çıkarmak yerine, onun önüne objeler koymayı tercih etmiştir. Deneysel psikologlarınkine benzer bir yöntemle hareket eden bu iyi niyetli insanlar, bebeğin beşiğinin önüne küçük toplar ya da çeşitli renkli objeler bağlar. Çevresindeki imgeleri anlamaya, daha doğrusu silip süpürmeye hevesli olan bebek kendisini doğal olmayan bir çabayla eğip bükerek gözünün önünde dans eden oyuncakları veya topları gözleriyle takip eder. Bu bozucu çaba, şekli ve hareketi itibarıyla ham ve yapay bir takdimle bebeğe dayatılmaktadır. Oysa bebeği yüksek, hafif eğimli bir yere koyup en azından odasındaki çevreye hâkim olmasını sağlamak yeterli olur. Bebek aynı şekilde, yaprakların ve çiçeklerin kıpırdadığı, hayvanların hoplayıp zıpladığı canlı bir manzaraya sahip herhangi bir bahçeye de konulabilir. Bebeğin bir şeyleri keşfetmesini sağlayan manzaraların uzun bir süre aynı kalması gerekir. Böylece bebek aynı şeyleri hep aynı yerde buldukça onları tanımaya başlar ve rüzgârın hareket ettirdiği şeylerin hareketlerini, canlıların hareketlerinden ayırt eder.
Sayfa 50 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Gereken bakımın hem basit hem pratik olduğunu birkaç örnekle göstereceğim. Bebeğin dik oturamadığı için sırtüstü yatması gerektiği yaygın bir düşüncedir. Bu nedenle, bebeğin çevresiyle kurduğu ilk duyusal ilişki yerle değil, gökle olmalıdır. Fakat göğün görüntüsü bebekten esirgenir. Onun yerine bebek genelde beyaz ve pürüzsüz olan çocuk odasının tavanına veya çocuk arabasının örtüsüne bakar. Ancak, bu aç ruhu beslemek için ilk izlenimler, görme duyusu aracılığıyla elde edilmelidir.
Sayfa 49 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Çevresindeki bir şey bebeğin içsel işleyişini engellediğinde bir duyarlı dönemin varlığı kendisini şiddetli tepkiler şeklinde gösterecektir. Bizlerse bu tepkilerin sebepsiz olduğuna inanıp bunları çocuğun "yaramazlığına" ve öfkesine veririz. Yaramazlık içsel bir sıkıntının ve tatmin edilememiş bir ihtiyacın ifadesidir, bir gerginlik hâlidir. Çocuğun ruhu ihtiyaç duyduğu şey için feryat etmekte, kendisini savunmaya çalışmaktadır.
Sayfa 45 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Yeni doğmuş bebeğe karşı hissetmemiz gereken duygu, hasta ya da güçsüz insanlara karşı hissettiğimiz şefkat duygusu değil, yaratılış esrarı karşısında duyduğumuz hayret ve hürmet duygusu olmalıdır.
Sayfa 31 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Yeni bebeğe duyduğumuz sevgi ne kadar içten olursa olsun dünyaya geldiği andan itibaren onunla mücadele etme içgüdüsüne sahip olduğumuz bir gerçektir. Bu yalnızca onunla mücadele etme içgüdüsü değildir, ne kadar değersiz olursa olsun sahip olduğumuz eşyaları ondan korumaya bizi iten açgözlülük içgüdüsüdür de aynı zamanda. Örneğin, bebeğin beş para etmez küçük yatağı pislenmesin diye üzerine su geçirmez bir örtü sereriz ve onun bedeninin, rahatsız bir yerde uyumanın sonuçlarına katlanmasına razı oluruz.
Sayfa 29 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
1.204 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.