Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anlayışlılık, zihnin kalp dergâhına hücumudur ki zıddını silerek onu kalbe mahkum eder. Anlayışlılık, gönülde eşyanın gerçeğini aydınlatan bir ışıktır. Murakabeye devam, kalbi korur ve bekler. Tefekkür, marifet ve muhabbet doğurur. Anlayış ve sezgi kazandırır.
Ruh, bedenden ayrıdır. Çünkü daima kendini bilir. Zaman zaman bazı organlarını unutursun. Fakat bedenin bütününü idrâk edersin. Eğer ruh, bedenin cüzlerinden olsaydı unutulurdu. Halbuki hiç kendini unutmazsın. Bundan anlıyoruz ki ruh, bedenden ayrıdır. Sonra beden, içindeki hararet ve rutubet (ısı ve nem) sebebiyle daima erimekte ve degişmektedir. Alınan gıda vücudu yenilemekte, eskisi eriyip gitmektedir. Eğer böyle olmasaydı vücut çok büyürdü. Daima aynı kalmasının sebebi erime ve yenilenmedir. Eğer ene, bedenin bir cüzü olsaydı (yani ruh, madde olsaydı) o da erir giderdi. Sen, bedenin erimesinden habersizsin. Fakat kendini daima bilirsin. O halde ruh, bedenden ayrıdır. Nitekim Cenâb-ı Hak da âlemden münezzehtir. Külli aklın bir cüzü olan insan ruhu, kendini idrâk eder, eşyaya tasarruf eder, vücudu koruyacak bütün tedbirleri alır. Böyle kutsi bir varlığa (ruha) nasıl cisimdir diyebiliriz. Bu sebepten, bedenin pisliklerinden temizlenen yüksek ruhlar, İlâhi sırları bilir ve Ârif-i billâh (Allah'ı bilen) olurlar. Bizi terbiye eden ve İlâhi nurla temasa getiren Rüh-i Muhammedi'dir. Beden ölünce ruh bâkidir. Çünkü; aslı, külli akıldır. Bedenle ruh arasındaki ilgi ârizidir (geçici). Bedene bağlı olmayan ruh, hakikati idrâk etmede ilerledikçe Cenâb-ı Hakk'a yaklaşır ve marifet nüruyla dolan kalbi haz içinde olur...
İnsanın ruhu ve ölümden sonra ruhun bekâsı...Kitabı okuyor
Reklam
Hakka tevekkül edip bütün işini Allah’a ısmarla, her belaya sabredip, her kazaya rıza göster ki, her şerde bir hayır olduğunu göresin. “Hiç bir cüz’i şer yok ki, külli bir hayrı tazammun etmiş olmasın.” Hadisinin işaret ettiği manaya eresin. Ve tevekkül makamında sabit olasın. Öyle ki, her işin Allah’a ısmarlandığı makama, oradan da sabır makamına, oradan da rıza makamına ulaşasın. Oradan da marifet makamına ve oradan da muhabbet makamına eresin. Sonra da ilahi hikmetlere sahip olup, Allah dostlarının zümresine giresin ve ona yakınlaşanlardan olasın.
Mevlâsını bilenin belâsı kalmaz. Çünkü onun için belâ, bal olur. Üzülmez, ârifin Allah'la arası iyi olduğu için halk ile de arası iyidir, Arif cismini ve canını mevlâsına adamış, her şeyini ona verip aradan çıkmıştır. Bu suretle Allah'a yakınlık mertebesine ermiş ve rahata kavuşmuştur. Arifin kalbine marifet nuru indiği için onda dünyaya ait hiçbir arzu ve muradı kalmamıştır.
Beden ölünce ruh bâkidir. Çünkü; aslı, Külli akıldır. Bedenle ruh arasındaki ilgi arızidir. Bedene bağlı olmayan ruh, hakikati idrak etmede ilerledikçe Cenâb-ı Hakka yaklaşır ve marifet nûruyla dolan kalbi haz içinde olur.
Zira, senin bir kalbin vardır, o da geçmiş işler ve gelecek fikirle meşguldür. Ve nice keder ve tasalarla dolmuştur. Öyle ki, onda ilahi dostluk ve huzura bir yer kalmadığı gibi marifet ve muhabbetten de mahrum kalmıştır.
Sayfa 641 - çelik yayıneviKitabı okudu
Reklam
İnsanın nefsini doğru olarak tanımasına 'marifet-i nefs', Hak Teala'yı tanımasına 'marifetullah' derler. Hak Teala'yı tanımanın yolu ve anahtarı, nefsi tanımaktır. Nefsini tanımayan, ne kadar âlim olursa olsun Mevla'yı tanıyamaz. "Ey Aziz! Malum olsun ki: Ehlullah demişlerdir ki kim ki kendi nefsini ârif olur tahkik ol kimse Rabb'isini dahi bilir." (Marifetnâme, 386)
"Şunu kesinlikle bil ki, bütün ilim ve amellerin, her marifet ve kemalin aslı sabırdır, bunlar ancak sabırla kazanılır. Tahammül, teenni de sabra dahildir. Eğer her işte sabırlı olursan her türlü pişmanlıktan kurtulur ve iki alemde de her yönden saadete kavuşursun."
Sayfa 630 - çelik yayıneviKitabı okudu
50 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.