MARİFETNÂME...
- " (...) Ne kadar ilim, fikir, sanat eseri varsa,, her biri lûgatteki kelimelerle tertibleniyor diye, hiç bir lûgatten eser yazabilir misiniz? Veya yeni bir eseri, bu da lûgatta mevcut kelimelerle yazdı, yeni değil, diyebilir misiniz? İşte bunun gibi "Marifetnâme", bir yönüyle ucuz, -20 sene kitaplar dünyasındaki duraksız seyahat ucuz mu değil mi ayrı dava-, bir yönüyle de emsalsiz bir marifet işi... Olmayan fikir geleneğimiz içinde, unsurları uyum içinde birbirine ekleyen bir diyalektikle fikir vahidlerini kendimize göre tablolaştırmak, bu bünyeye irca... Öküzün boynuna halat atarım, kendimi çektiririm; dava bu... İşte bunun gibi, bu incelik tuttuğu ândan itibaren, topluluk ve birlik tabiî olarak teşekkül eder..."
Sayfa 53 - "Nasıl Birlik" isimli konferanstan, İBDA YayınlarıKitabı okudu
Ey Aziz! Ehlullah diyorlar ki: İnsan kalbi marifet yani Allah'ı bilme ve tanıma yeridir. Kim kalbini Allah'a çevirir ve ona bağlanırsa Cenabı Hak sevgi ve bilgisini ihsan buyurur.
Reklam
marifet bilmek bilmek hâl ile oldukça hakikate yoldur
Bir hadîs-i şerifte: "ilim taleb etmek (aramak) erkek kadın her Müslüman için farzdır" Duyurulmaktadır farz olan bu ilim, itikada ve ilmihale ait temel din bilgileridir. O halde her Müslüman öncelikle inanca ait sahih bilgi edinmelidir. Sonra da Allah'a nasıl kulluk edeceğini, ibâdetleri öreten ilmihal bilgilerini elde etmelidir. Bununla da bitmez. Bir de ahlâkını güzelletirecek, bâtini düzeltecek ahlâk ve tasavvuf ilminden kendisine yetecek kadar elde etmelidir
"Varın yok olması, yoğun var olması mümkün değildir. Var daima var, yok da daima yoktur. Fakat var, bir mertebeden diğer mertebeye, bir halden diğer hale geçebilir. Allah'ın emriyle felekler ve yıldızlar hareket edip dört unsur (eleman), istihale (evrim) ile birbirine karışmış, unsurların izdivacından (karışımından) önce madenler, ondan bitkiler, ondan hayvanlar vücuda gelmiş ve hayvan kemalini bulunca insan meydana gelmiştir.  Madenlerle bitkiler arasında ara varlık mercandır, bitkilerle hayvanlar arasında ara varlık hurmadır, hayvanlarla insanlar arasında ara varlık maymundur. Zira cümle azası, kıl ve kuyruktan başka içi dışı insana benzer. Aracıların varlığının hikmeti şudur ki, her biri kendi mertebesinin aşağısından en yükseğine vasıl olup varlıklar mertebesi bir düzenle sıralanıp insan mertebesinde son bulur. Gaye, devr-ü zemanın tetimmesi (yaratıkları dolaşan nefsin, olgunluğun doruğu olan başlangıç noktasına varması), cihanın özü olan insanın meydana gelmesidir. İşte bu mertebede ahlaken yükselip Tanrı huylarıyla vasıflanan kişi, marifet kemaline erip küllî (bütünsel) akla kavuşmuş ve bu mertebede varlık dairesi birleşip tamamlanmıştır. Onun iptidası (o dairenin başlangıcı) akl-ı evvel (ilk akıl), sonu da insan-ı kâmildir (olgun insan)."
Sayfa 31
Allah dostları şöyle demişlerdir;Mevlanın sanatlarını güzel yarattıklarını tefekkür ve tezekkür , O yüce sanatkâra mârifet yoluyla varmanın sebebidir.
Benliğini bırak, kendini görme, bencil olma. Kendine ve puta tapan Allah’ın birliğine inanan olamaz ey şaman. Olma sakın o havalarda, put yontan Azer gibi. Halil İbrahim gibi put kırmaya devam et. İçinde marifet güneşi, ayı şimşek gibi çaksın. Sen “öyle doğup batanları sevmem” de ki o lütuf ve bağış sahibi senindir. Gurbet zorluğunda sen bu cismin sıkıntısından çık, gönül fezasında aşkı bul. “Vatan sevgisi” budur.
Sayfa 463Kitabı okudu
Reklam
50 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.