Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Metin

Metin
@matteo_antony
Tarih, havacılık, askeri sanayii, din. Kronik Kitap sevdalısı.
Metin
Bir kitabı okumaya başladı
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)Halil İnalcık
9.1/10 · 2.550 okunma
Reklam
“Cemal Madanoğlu hatıratında bu konudaki bir konuşmayı paylaşmıştır. Madanoğlu, Türkiye'nin NATO'ya üye olmasının hemen ardından Genelkurmay Başkanlığında yapılan bir toplantıda o dönem Dışişleri Bakanlığının NATO nezdinde görevlendirdiği bir delege olan Fatin Rüştü Zorlu'nun Türk Silahlı Kuvvetleri’nin NATO ihtiyaçları gözetilerek revize edilecek yeni planlaması hakkında askerlere bilgi verdiğini anlatmaktadır. Buna göre Fatin Rüştü Zorlu Türk ordusunun yeni harp planı üzerine konuşmuş ve bir Komünist ülke taarruzu olursa, taarruzu savunma evresinde NATO'nun herhangi bir destek vermeyeceğini, NATO kuvvetleri karşı taarruz gücüne erişinceye kadar Türkiye'nin kendi başının çaresine bakacağını ve oyalama muharebeleri yaparak İskenderun Körfezi yakınlarına değin çekileceğini belirtmiştir. Ardından da bu körfezi çevreleyen dağlarda savunmaya devam edilecek ve NATO üyesi müttefik devletlerin Anadolu topraklarına yapacağı çıkarma güvence altına alınacaktı.”
Sayfa 439Kitabı okudu
1/3
“Modern askeri birlikler söz konusu olduğunda ise Türk Kara Kuvvetleri’ndeki birliklerin Amerikan ordusundaki muadilleri ile arasında açık bir kuvvet dengesizliği bulunmaktadır. Yine Türk askeri birliklerinin muharebe gücünü değerlendiren bir JAMMAT raporuna göre, 1950'lerin başlarında bir Türk piyade tümeninin zayıf bir Amerikan piyade alay muharebe grubuna, bir Türk zırhlı tugayının ise takviyeli bir Amerikan tank taburuna eşit olduğu vurgulanmaktadır. Bu da aynı dönemde Türk Kara Kuvvetleri’ndeki askeri birliklerin Amerikan Kara Kuvvetleri’ndeki muadillerine oranla onların 1/3'ü kadar muharebe gücüne sahip olduklarını göstermekteydi.”
Sayfa 432Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Jet uçaklarının gölgesi altında kılıç ve mızrakla taarruz..."
“Bunların haricinde Amerikan kaynakları yapılan bütün çalışmalara rağmen 1952 yılı itibarıyla Türk Kara Kuvvetleri'nin tam olarak modernize edilemediğini ve bu yönüyle Batı ordularından farklı (ilkel - modern karışımı) bir görünüme sahip olduğunu da ifade etmişlerdir. Örneğin, Türk Kara Kuvvetleri'nde halen geleneksel muharip süvari birlikleri yer almaktadır. Daha da ilginci, Türk askeri yetkilileri Amerikalıların yaptığı her türlü telkine rağmen muharip süvari birliklerini lağvetmemiştir. Hâlihazırda Türk Kara Kuvvetleri'nin sahip olduğu on dokuz tümenden üçü süvari tümenidir. Bu durum ister istemez ironik bir görüntüyü ortaya çıkarmaktadır. Zira jet uçaklarının gölgesi altında kılıç ve mızrakla taarruza kalkan süvari birlikleri modern savaş doktrinleri ile hiçbir şekilde uyuşmamaktadır. Yine modern tank birliklerinin topları katırlarla taşınan topçu birlikleri ile desteklenmesi de benzer bir görüntü oluşturmaktadır.”
Sayfa 431Kitabı okudu
Bununla beraber Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir savunma ordusu olarak teşkil edildiği belirtilerek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 1952 yılı itibarıyla modern ve kararlı bir orduya karşı etkin bir taarruzu icra edebilecek durumda olmadığının da altı çizilmiştir. Bunda etkili olan hususlar ise şöyle sıralanmıştır: * Türk ordusunun en zayıf
394 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.