Kısacık ama ruha dokunan bir kitaptı. Annemin Kaburgası ve Çocukluğumun Evi öykülerine bayıldım. Yazar cinsel kimlik arayışını çok güzel işlemiş öykülerinde.
Ne zaman bir kafede sesi yanındaki kadına birazcık yükselen bir adam duysam, döner adama bakarım. Bilirim ki kimse bakmazsa o adam başka şeyler de yapabilir. Bilirim ki babama bir kişi bile dönüp baksaydı, belki yaşardı annem.
Hoş zaten yasaktı salonun kapısını öylece açıp içeri dalmak. Bayramdan bayrama. Bize değilde misafirlere açılan bir müze gibi dururdu salon evin orta yerinde. Kendimiz için değil başkaları için yaşadığımızı o zaman öğrenmiştim.