İskender Pala'nın kaleminden harika bir eseri daha okumuş bulunmaktayım. 1818 Mayıs'ında Topkapı Sarayı'ndan üç sürre devesi yola çıkar. Topkapı Sarayı'ndan başlayıp Mekke-Medine'ye uzanan yollarda kervanlar günbegün artacak ve Kabe'ye elli bini aşkın hacı ulaşacaktır. Bu yolculuk hiç de kolay olmayacaktır çünkü önlerinde sürekli bir engel olacaktır. Kum fırtınaları, çölde seraplar, susuzluk, pusuda bekleyen çeteler... Kervanda öyle isimler var ki her birinin hikayesi çok güzel işlenmiş. Benim en sevdiğim karakterler Hüdayi ve Yahya oldu. Hüdayi bir meczup olarak görülür ve kervana neden dahil olduğu bilinmez. Kah meczup gibi davranır kah oldukça akıllı... Yahya ile başta yıldızları barışmıyor gibi gözükse de can yoldaşı, iki dost olurlar. Hüdayi'nin kervana girme sebebi ise ters köşe oldu bence. Hüdayi'nin kim olduğu, Nadide ile bağlantısı... Anlatılmaz yaşanır bir kitap diyorum. Hele o Medine-Mekke sahneleri... İnsan okurken bile adeta sanki orada yaşıyor gibi oluyor. Hepimize bir gün görmek nasip olsun inşallah. İskender Pala'nın her eseri ayrı muazzam. Kitaba puanım 10/10.