"Pencereden esip gelmiş solgun bir yaprak, adı aklıma gelmeyen bir ağacın yaprağı duruyor; ona bakıyorum, damarlarını okuyorum, karşısında ürperdiğimiz ama onsuz hiç bir güzelliğin olamayacağı o tuhaf faniliği soluyorum. Güzelliğin ve ölümün, hazzın ve faniliğin birbirine bu kadar muhtaç, bu kadar bağlı olması ne harika!