Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

mecmua bey

mecmua bey
@mecmuaxbey
makine mühendisi
9 okur puanı
Nisan 2022 tarihinde katıldı
Başkalarının mutlu hayatlarını parmağıyla kaydıra kaydıra bir şeyler olmasını bekliyordu.
Sayfa 5
Reklam
Gerçek entelektüel bir zümrenin emir kulu değildir, gerçek entelektüel bir devrin şuuru olmak zorundadır, bütün hakikatleri yoklamalı, bütün yalanların maskesini yırtmalı, kalabalığa doğruyu göstermeli, her düşünceye saygılı olmalı, tarafsız olmalı, vuzuhu fethe çalışmalıdır.. Gerçek entelektüel, ülkesinin bütününü, bütün ülkelere karşı müdafaa edecek, sınıflar üstü hakikatleri araştıracaktır. Gerçek entelektüel, dürüst olacak, çok okuyacak, çok düşünecek ve ortaya çıkardığına inandığı hakikatleri, vardığı terkipleri korkusuzca yazacak, yayımlayacak.
Sayfa 18
Seçilebilecek pek az sözcük olması da bir başka kolaylaştırıcı etkendi. Yenisöylem'in sözdağarcığı bizimkinden yoksul olduğu gibi, durmadan daha da yoksullaştırmanın yeni yolları bulunuyordu. Aslında, Yenisöylem, sözdağarcığının her yıl genişleyeceğine gittikçe yoksullaşmasıyla, nerdeyse bütün öteki dillerden ayrılıyordu. Her eksiltme bir kazançtı, çünkü seçim alanı ne kadar daralırsa, insanların düşünmenin ayartısına kapılma olasılığı da o ölçüde azalırdı. Sonuç olarak, söylenen sözün, beynin üst bölgelerini işe karıştırmadan, gırtlaktan çıkması bekleniyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Onur, adalet, ahlak, enternasyonalizm, demokrasi, bilim ve din gibi sayısız sözcük yok olup gitmişti. Birkaç kapsayıcı sözcük onları içine almış, içine alırken de ortadan kaldırmıştı. Örneğin, özgürlük ve eşitlik kavramları çevresinde kümelenen tüm sözcükler tek bir suçdüşün sözcüğüyle, nesnellik ve akılcılık kavramları çevresinde kümelenen tüm sözcükler de tek bir eskidüşün sözcüğüyle kapsanıyordu. Sözcüklerin daha açık ve kesin olması tehlikeliydi.
B sözdağarcığı, özellikle siyasal amaçlarla oluşturulmuş sözcükleri, yani yalnızca siyasal göndermeler taşımakla kalmayan, aynı zamanda onları kullanan kişiye istenen düşünsel tutumu dayatmayı amaçlayan sözcükleri kapsıyordu.
Reklam
Eskisöylem tümden unutulduğu za man, her türlü sapkın düşüncenin -yani Ingsos ilkelerinden sapan her türlü düşüncenin- olanaksızlaşması amaçlanıydu, çünkü insanlar sözcüklerle düşünüyorlardı. Yenisöylem'in sözdağarcığı, bir Parti üyesinin dile getirmek isteyebileceği her anlamı tümüyle doğru ve çoğu zaman da çok ustaca karşılayacak, buna karşılık tüm öteki anlamları ve onlara dolaylı yöntemlerle ulaşma olasılığını ortadan kaldıracak bi çimde oluşturulmuştu. Bu, bir ölçüde yeni sözcükler icat ederek, ama daha çok, istenmeyen sözcükleri ayıklayarak ya da bu tür sözcükleri sapkın anlamları ve her türlü ikincil anlamından elden geldiğince arındırarak yapılmıştı. Tek bir örnek vermek gerekirse: Özgür sözcüğü Yenisöylem'den çıkarılmış değildi, ama ancak "Sokağa çıkmakta özgürsün" ya da "Ormanda özgürce gezebilirsin" gibi deyişlerde kullanılabiliyordu. Eskiden olduğu gibi "siyasal özgürlük" ya da "düşünsel özgürlük" anlamında kullanılamıyordu, çünkü siyasal ve düşünsel özgürlük artık birer kavram olarak bile kayıplara karışmış, dolayısıyla da adlandırılmasına gerek kalmamıştı. Egemen öğretiden sapan sözcüklerin kaldırılması dışında, sözcük sayısını azaltmak başlı başına bir amaç olarak görülüyor ve vazgeçilebilecek hiçbir sözcük yaşatılmıyordu. Yenisöylem, düşünce ufkunu genişletecek biçimde değil, daraltacak biçimde düzenlenmişti; kaldı ki, sözcük seçiminin en aza indirilmesi de dolaylı olarak bu amaca hizmet ediyordu.
Korku, nefret ve zulme dayanan bir uygarlık kurulamaz. Böyle bir uygarlık ayakta kalmaz.
Kimsenin iktidarı sonradan bırakmak amacıyla ele geçirmediğini biliyoruz. İktidar bir araç değil, bir amaçtır. Kimse devrimi korumak için diktatörlük kurmaz; diktatörlük kurmak için devrim yapar. Zulmün amacı zulümdür. İşkencenin amacı işkencedir. İktidarın amacı iktidardır.
Fırsatını bulsa bile jileti kullanacağından kuşkuluydu. Birazcık daha hayatta kalmak, sonunda işkence olduğunu bile bile on dakika fazla yaşamayı kabullenmek ona daha doğal geliyordu.
"Akıllılık çoğunluğa bakılarak ölçülmez"
Reklam
Tüm eski oligarşiler ya katılaştığı ya da yumuşadığı için yıkılmıştır. Ya pusulayı şaşırıp kibre kapıldıkları, değişen koşullara ayak uyduramadıkları için devrilmişlerdir ya da gevşeyip ürkekleştikleri, zor kullanmaları gerektiğinde ödünler verdikleri için.
Kaderlerine terk edilmiş olan proleterler, yalnızca başkaldırı dürtüsünden yoksun olarak değil, aynı zamanda dünyanın daha farklı olabileceğini kavrama gücünden de yoksun bir biçimde kuşaklar ve yüzyıllar boyunca çalışacak, üreyecek ve öleceklerdir. Proleterler, ancak sanayi teknolojisinin gelişimi onların daha ileri düzey-de eğitilmelerini gerekli kılsaydı tehlikeli olabilirlerdi; ama askeri ve tecimsel rekabet artık önemini yitirdiği için, halkın eğitiminin düzeyi düşmektedir. Kitlelerin ne düşündükleri ya da ne düşünmedikleri, ilgilenmeye değmez bir sorun olarak görülmektedir. Bir düşünceleri olmadığı için onlara düşünsel özgürlük tanınabilir. Buna karşılık, bir Parti üyesinin en önemsiz konuda bile en küçük bir düşünsel sapma göstermesi hoş görülemez..
"Ama böyle bir toplum uygulamada uzun süre ayakta kalamazdı. Çünkü boş vakit ve güvenlik herkesçe paylaşıldığında, yoksulluğun serseme çevirdiği geniş kitleler okuryazar olacak, kendi başına düşünmeyi öğrenecek, o zaman da hiçbir işe yaramadığını sonunda fark ettiği ayrıcalıklı azınlığı ortadan kaldıracaktı. Hiyerarşik toplumun varlığı, uzun sürede, ancak yoksulluk ve cehalete yaslanarak sürebilirdi."
"...yabancı dil öğrenmesi de yasaktır. Yabancılarla bağlantı kurmasına izin verilirse, onların da kendisi gibi birer beniâdem olduklarını ve kendisine anlatılanların çoğunun yalan olduğunu anlayabilir. İçinde yaşadığı kapalı dünyanın duvarları yıkılabilir ve maneviyatının bağlı olduğu korku, nefret ve üstünlük duygusu yerle bir olabilir."
"Winston, Julia'yla konuşurken, bağnazlığın ne anlama geldiğini azıcık olsun kavramadan bağnaz gibi görünmenin ne kadar kolay olduğunu fark etmişti. Açıkçası, Parti'nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. Gerçekliğin en açık biçimde çarpıtılması böylelerine kolayca benimsetilebiliyordu, çünkü kendilerinden istenenin iğrençliğini hiçbir zaman tam olarak kavrayamadıkları gibi, toplumsal olaylarla yeterince ilgilenmedikleri için neler olup bittiğini de göremiyorlardı. Hiçbir şeyi kavrayamadıkları için hiçbir zaman akıllarını kaçırmıyorlardı. Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı, çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu."
77 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.