Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
GÖKBİLİMCİ Arkadaşım ve ben tapınağın gölgesinde tek başına oturan kör bir adam gördük. Arkadaşım, 'İşte bu toprakların en bilge adamı,' dedi. Arkadaşımın yanından ayrıldım, kör adama yaklaştım ve selam verdim. Sohbet etmeye başladık. Bir süre sonra, 'Sorumu affet, ama ne zamandan beri körsün?' diye sordum. 'Doğuştan,' dedi. Dedim ki, ' Bilgeliğin hangi yolundasın?' Dedi, ' Ben gökbilimciyim.' Elini göğsüne bastırdı, '' Bütün bu güneşleri, ayları ve yıldızları gözlerim.'' dedi..
Gökbilimci
Tapınağın gölgesinde, dostum ve ben, tek başına oturan kör bir adam gördük. Dostum dedi ki: "Şu adama bak, ülkemizin en bilge insanıdır." Bunun üzerine, dostumdan ayrılıp kör adama yaklaştım ve selam verdim. Konuştuk. Biraz sonra ona sordum: "Bağışlayın beni, ne zamandan beri körsünüz?" "Doğduğumdan beri," diye cevap verdi. Tekrar sordum: "Hangi bilgelik yolunu izliyorsunuz?" "Gökbilimciyim," dedi. Sonra, elini göğsüne koyarak, dedi ki: "Ben bütün güneşleri, ayları ve yıldızları gözlemlerim."
Sayfa 41 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Kuklacı
her aşk bir mecnun büyütmez ve her insan kendini sever sadece zamanı yontan mevsimler yıllanmış hüzünler bırakırken kalbime aynalarda arama annemdeki yüzümü sığınıp tanrı'ya adını andıktan sonra bir azize sattım onu taşrada sürgün ayaklarım hallaç başımla kırdım aşka dair öğrendiğim ne varsa kalender bir eda ile kırdım kuklacı
İki Bilge
Eski Efkâr kentinde, iki bilge yaşıyordu. İkisi de birbirinin bilgisini hor görüyor ve küçümsüyordu. Biri tanrıların varlığını yadsıyor, öbürü buna inanıyordu. Bir gün, pazaryerinde karşılaştılar; yandaşlarının ortasında, tanrıların varlığı ya da yokluğuyla ilgili kanıtlarını öne sürdüler. Saatlerce tartıştıktan sonra, birbirinden ayrılıp uzaklaştılar. O akşam, tanrılara inanmayan, tapınağa gitti; sunağın önünde diz çöküp, geçmişteki dik kafalılığını bağışlamasını istedi tanrılardan. Ve aynı saatte, öteki bilge, tanrıların varlığını savunan adam, kutsal kitaplarını yaktı. Tanrıtanımaz olmuştu.
Gökbilimci
“Tapınağın gölgesinde, dostum ve ben, tek başına oturan kör bir adam gördük. Dostum dedi ki: “Şu adama bak, ülkemizin en bilge insanıdır.” Bunun üzerine, dostumdan ayrılıp kör adama yaklaştım ve selam verdim. Konuştuk. Biraz sonra ona sordum: “Bağışlayın beni, ne zamandan beri körsünüz?” “Doğduğumdan beri,” diye cevap verdi. Tekrar sordum: “Hangi bilgelik yolunu izliyorsunuz?” “Gökbilimciyim,” dedi. Sonra, elini göğsüne koyarak, dedi ki: “Ben bütün güneşleri, ayları ve yıldızları gözlemlerim.”
Sayfa 47 - T.İş Bankası Yayınları, epub, Ç: Kenan SarıalioğluKitabı okudu
İki Bilge
“Eski Efkâr kentinde, iki bilge yaşıyordu. İkisi de birbirinin bilgisini hor görüyor ve küçümsüyordu. Biri tanrıların varlığını yadsıyor, öbürü buna inanıyordu. Bir gün, pazaryerinde karşılaştılar; yandaşlarının ortasında, tanrıların varlığı ya da yokluğuyla ilgili kanıtlarını öne sürdüler. Saatlerce tartıştıktan sonra, birbirinden ayrılıp uzaklaştılar. O akşam, tanrılara inanmayan, tapınağa gitti; sunağın önünde diz çöküp, geçmişteki dik kafalılığını bağışlamasını istedi tanrılardan. Ve aynı saatte, öteki bilge, tanrıların varlığını savunan adam, kutsal kitaplarını yaktı. Tanrıtanımaz olmuştu.”
Sayfa 52 - T.İş Bankası Yayınları, epub, Ç: Kenan SarıalioğluKitabı okudu
206 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.