Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

berika•

Daha yalnız olunurdu Olmasaydı yalnızlık.
yky yay. / the poems of Emily DickinsonKitabı okuyor
Reklam
Kendi gemine kaptanlık edemiyorsan, hangi yanlış limana vardığına şaşırmamalısın.
Sayfa 97 - ayrıntı yayKitabı okudu
Kemikler sabırlıdır. Kemikler hiç yorulmaz ve hiç kaçmaz. Yıllar önce ölmüş bir adamla karşı karşıya gelirseniz, kemikleri yerli yerinde yatıyordur. Memnundur. Bekliyordur. Ama etleri gitmiş, onu yalnız bırakmıştır. Su da et gibidir. Su hiç hareketsiz durmaz. Hep başka bir yere gitmektedir. Tedirgindir, hareketlidir, konuşkandır, meraklıdır. Kapalı kavanozdaki su bile zamanla yok olur. Et de sudur. Taşlar ise, kemiktir. Doygundurlar. Sabırlıdırlar. Güvenilir onlara. Söyle bana o halde Alobar, ölümsüzlüğü elde edebilmek için suyla mı, yoksa taşla mı rekabet etmelisin? Etine mi güvenmelisin, kemiklerine mi?
Sayfa 92 - ayrıntı yayKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ama eğer şaka değilse, eğer ayla ilgili kokular varsa, belki güneşle ilgili olanları da vardı. Ya güneş tutulması kendine özgü bir koku titreşimi çıkarıyor da bunu hayvanlar algılayabiliyorsa? Ya bu işaretin analizi yapılabilirse? Aynı etki yeniden üretilebilirse? Çoğaltılabilir, bir şişeye konulabilirse?
Sayfa 78 - ayrıntı yay.Kitabı okudu
Havuç maddi başarıyı simgeler; vaat edilmiş, genellikle hayali bir ödül. Havuç bir dilektir, bir yalan, bir rüyadır. O açıdan bakıldığında parfümle ortak bir yanı vardır. Ama pancar... pancar proleterdir, anında hazırdır ve gösterişten uzak bir biçimde de ürkütücüdür. Pancarın bir parfümcüye getirdiği mesaj nedir? Ona, o şık, özenti, seçkin tavırların artık sonunun geldiğini mi söyler? Daha doğal, dünyasal, doğrudan bir yaklaşımın kendisi için kârlı olacağını mi ima eder? Bu pancar, bu amber, madencinin bu kanlı gözü, baykuşun deldiği bu elma, bir uyarı mıdır, yoksa dostça bir öğüt müdür?
Sayfa 77 - ayrıntı yay.Kitabı okudu
Reklam
Uçurumun algılanışı ve neredeyse aynı anda algılanan çaresizliği. Ümitsizce gerildi, düşen bir adam, ama neye uzanırsa ya da neyi yakalamak isterse istesin o şey orada yoktu.
Sayfa 15 - ayrıntı yay.Kitabı okudu
Vicdan sorgulama ilminin sonu yoktu ve büyük bir dikkatle değerlendirilmesi gerekiyordu. Meşru savunma amacıyla babasını öldüren çocuğu bağışlamalı mı? Haksız yere idam edilmekten kaçmak için, bir tanığı öldüren kişi günah mı işler? Peki kocasını öldüren kadın, eğer kocasının onu öldürmek üzere olduğunu biliyorsa? Bir soylu, eşitlerinin önünde onurunu savunmak amacıyla ona hakaret eden kişiyi öldürebilir mi? Bir üstünün emriyle masum birisini öldüren bir asker günah mı işlemiş olur? Bitmedi; bir anne çocuklarını açlıktan kurtarmak için fahişelik yapabilir mi?
Sayfa 77 - literatür yay.Kitabı okuyacak
İmge Üretiminde Roman Hâlâ İlk Sırada
Öyle sanıyorum ki yaşamımız, sürekli bir yapıntı üretimidir. Sürekli olarak bir yapıntı içinde yaşıyoruz, ya da, her yaşadığımız (önemli ya da önemsiz, ağır ya da hafif, güçlü ya da silik bir öge halinde) "yaşamımız" dediğimiz yapıntıyı oluşturuyor.
Sayfa 15 - metis edebiyatKitabı okudu
Ne Kitapsız Ne Kedisiz
Yaşamak, pek çok şeyden kopmasını öğrenmektir de.
Sayfa 12 - metis edebiyatKitabı okudu
Ne Kitaplı Ne Kitapsız
Okur kitap arar ama, kitabın dadı okuru bulduğunu ben çok gördüm. Açıklanabilir bir şey söylemiyorum belki, ama "rastlantılar"ın çoğu, açıklayamadığımız için rastlantı görünmez mi?
Sayfa 9 - metis edebiyatKitabı okudu
Reklam
Zaman'ın hükümsüzlüğü görüşü azizler ve şairler doğurmuştur; bir de, aforoza tutkun bazı kimselerin ümitsizliklerini... Bu görüş kalabalıklara yabancı değildir: Söylenir dururlar: "Neye yarar?"; "ne olacak yani?"; "daha böylesini çok görürüz"; "eski hamam, eski tas" bununla birlikte hiçbir şey olmaz, hiçbir şey araya girmez: Fazladan ne bir şair ne de bir aziz çıkar... Bu nakaratların sadece birine bile uygun davransalar, dünyanın çehresi değişirdi.
Sayfa 54 - metis yay.Kitabı okudu
Kendi hükmünü mutlak olarak elinde bulundurmak ve bunu kullanmamak... Bundan daha esrarengiz bir yetenek var mıdır? İntiharın mümkün olduğu tesellisi, soluksuz kaldığımız o mekanı sonsuz bir alana çevirir. Kendimizi yok etme fikri, buna ulaşma yollarının çokluğu, kolaylığı ve yakınlığı sevindirir ve ürkütür bizi; zira kendimiz hakkında geri dönüşsüz bir şekilde karar verdiğimiz o hareketten daha basit ve daha korkunç bir şey yoktur.
Sayfa 45 - metis yay.Kitabı okudu
Omuzlarımızın ve düşüncelerimizin üzerinde ağır yüklerle bir hapishanede doğmuşuz; kesip atma imkanı bizi bir sonraki gün yeniden başlamaya teşvik etmese, tek bir günün bile sonunu getiremezdik...
Sayfa 44 - metis yay.Kitabı okudu
Uzaktakinin özlenmesi'ne bir formül bulmak için yırtınan kişi, kötü inşa edilmiş bir mimarinin kurbanı olacaktır. Belirsizliğin o ifadelerinin kökenine uzanmak için, onların özüne doğru duygusal bir gerileme gerçekleştirmek, dile gelmeyenin içine garkolmak ve oradan paramparça kavramlarla çıkmak gerekir. Teorik güven ve anlayabilirliğin gururu bir kere kaybedildi mi, kişi her şeyi anlamaya çabalayabilir. O zaman, ifade edilemeyenin içinde sevinebilir, makullüğün kıyısında günler geçirebilir ve yüceliğin kenar mahallelerinde yan gelip yatabilir. Kısırlığın elinden kurtulmak için, aklın eşiğinde serpilmek gerekir...
Sayfa 39 - metis yay.Kitabı okudu
Sonunda yalnız, trajik bir şekilde apaçık gerçeklikten üstün bir halde uyanmamız için, ne kadar çok tiksinti ya da hasret biriktirmemiz gerektirmiştir! Unutulmuş bir iç çekiş, dolaysızın dışına doğru bir adım attırmıştır bize; sıradan bir yorgunluk bizi bir manzaradan ya da bir varlıktan uzaklaştırmıştır; dağınık iniltiler, tatlı ya da ürkek masumiyetten ayırmıştır bizi.
Sayfa 37 - metis yay.Kitabı okudu
604 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.