TELGRAFHANE
Uyumayacaksın
Memleketinin hali
Seni seslerle uyandıracak
Oturup yazacaksın
Çünkü sen artık o sen değilsin
Sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin
Durmadan sesler alacak
Sesler vereceksin
Uyuyamayacaksın
Düzelmeden memleketin hali
Düzelmeden dünyanın hali
Gözüne uyku giremez ki...
Uyumayacaksın
Bir sis çanı gibi gecenin içinde
Ta gün ışıyıncaya kadar
Vakur metin sade
Çalacaksın.
1952
Bir misafirliğe gitsem
Bana temiz bir yatak yapsalar.
Her şeyi, adımı bile unutup uyusam..
Kalktığımda yatağım hala lavanta koksa,
Kekikli, zeytinli bir kahvaltı hazırlasalar.
Nerde olduğumu hatırlamasam
Hatta adımı bile unutsam...
"Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
İyi günler bekliyorsan hele
İyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey
Çok güzel şey doğrusu..."
Bu gürül gürül otların yanı başında
Ağacın gölgesine değdi değecek
Tam şeftalinin kokusu başlarken
Öpüşmeye kıl kadar bitişik
Akarsuyun burnunun dibinde
Bu zulüm, bu haksızlık, bu işkence
Yanyana şiirinden.
İnsanoğlunun binlerce yıldır düşünüp eskittiği sorunları yeni baştan ele alır da farkında olmadan düştüğü durumun , kendini düşünür sanır. Ayıp bir şey bu...
Ama ben yeni yeni düşünmeye başlıyorum. Bunu unutmamalı.