"Kaybedince anlayanlardan mıyım
Yoksa ben mi kayboldum bilmiyorum."
diyor Melih Kibar bestesinin ilk notalarında...
Bu sessiz veda Çiğdem Talu'ya yaşanmamışlıklarına, yaşanamamışlıklarına...
youtu.be/Ew7VABQbSwI
Her şey seninle güzel
Yolda yürümek bile
Olmayacak düşlerin,
Peşinde koşmak bile
Her şey seninle güzel
Bu toprak, bu taş bile
Içimdeki bu korku,
Gözümdeki yaş bile
Bazen bir telefon çalar, tam o an aklınızdan geçen kişidir. Elinizde telefon ne yazacağınızı düşünürken, telefonunuza bir mesaj düşer, o sizden evvel davranmıştır. Ya da çok uzaklardan bir dostunuz daha az evvel okuduğunuz kitaptan altını çizdiğiniz alıntıyı gönderir size... Bazen sevdiklerinizin aklınızı okuduğu olur, yahut sizin onların
"Çiçeklerde, esen rüzgarda, doğan güneşte, incecik beliren ayda, dolunayda hep sen varsın."
Uff, kocaman gömülü aşklar demek istiyorum. Hayır, hayır asla okurken ağlamadım. Sadece bu tür kitapları ne kadar sevsem de okumak üzüyor.
10 farklı aşk... En beğendiğim Piraye-Nâzım kısmı.
10 aşk derken şunlar;
Afife Jale-Selahattin Pınar
Piraye- Nazım Hikmet
Eren-Bedri Rahmi Eyuboğlu
Ayhan Aydan-Adnan Menderes
Naciye-Enver
Latife-Mustafa Kemal Atatürk
İpek Kramer-Yüksel Menderes
Yıldız Kenter-Şükran Güngör
Fatoş-Yılmaz Güney
Çiğdem Talu-Melih Kibar
İmkansızlık, savaş... Bir sürü sebep ama bunlar sevmeye engel değil. Ama ayrılığa sebep sanırım. Aşka dair bir sürü mektup ve şiir.. İçime içime işledi, şimdiki sahte aşk değil bu, gerçek aşk bu diyebildim.
-"Aşk, bir ümidin adıydı başta; sonra bir faciaya tanık oldu."
-“Ne tuhaf şey değil mi? Senin en güzel günlerinin geçtiği bu gök altında benim şimdi, bir türlü bitmek tükenmek bilmeyen saatlerim uzayıp gidiyor...”
-"Başım sızlıyor, yüreğim sersem!"
-"Ordular idare ettim.
Bir kadını idare edemiyorum."
-"Seninle ben aynı insanız gibi geliyor bana... Sen ağladığın zaman ağlamak, güldüğün zaman da gülmek istiyorum..." #215575267
-"Zaten fotoğraflar ne işe yarar ki; onlar ölü, ben ise hayat doluyum."
Yüzyılın Aşklarını bitirmem gerçekten uzun sürdü çünkü kitap insanın sinirini bozuyor. Sindire sindire okumak istiyorsunuz. Hepsi tarihte bildiğiniz önemli kişilerin yaşadıkları olmak üzere, tamı tamına on farklı aşk hikayesine yer verilmiş. Ama ne hikayeler!.. Hiç yüzü görülmeden evlenilmiş sevgililer... Evliyken sevgiliye yazılmış şiirler... Dayak yiyenler... Mahkemelere düşenler... Sonu intiharla bitenler... Hiç kavuşamayanlar... Eski aşkın acısını yenisinde unutmaya çalışanlar... Piraye'sini aldatan Nazım... Latife'sinden vazgeçen Mustafa Kemal... Afife Jale'nin yürek burkan hazin sonu... Ve beni en çok etkileyen, notalardan meğerse bilmeden tanıdığım Melih Kibar - Çiğdem Talu ikilisi... (Çiğdem Melih'ten 12 yaş büyük ve her şey Eurovision Şarkı Yarışmasıyla başlıyor. Günümüzde hangi bestelerin onlara ait olduğunu öğrendiğinizde bile aşka inanacaksınız.
Çok güzel bir araştırma inceleme kitabı olmuş. Bitirdikten sonra aşka olan inancınız artar mı sarsılır mı tartışılır. Ama mutlu bitseydi sonları, hiçbirini bugün aşk diye bu kitap sayfaları arasında okuyor olmazdık sanırım.
Aşk da böyle bir şey olsa gerek. Aşık Veysel'e sormuşlar: "Aşk nedir?" Aşık Veysel gülümsemiş ve şöyle demiş: "Seversin, kavuşamazsın, aşk olur."
İşte o an bir firtına kopar
Sanki o an yer yerinden oynar
Hoyrat bir rüzgar eserken
Sallanan gemi misali
Sallanır durur içimde dünya...
youtu.be/Zyw-ZzBJGEc?si=...
" Kendim çok günahsızmışım gibi sana ceza kesebilir miyim?" Kitabın giriş cümlesi.
Süreyya Unutma Beni Apartmanı'nın esas kızı. Annesi ve babasını tanımadan babaannesi tarafından büyütülmüş Süreyya. Köklerini bir yere salamamanın yarattığı boşlukla hayata tek geldim tek giderim mottosu ile yaşayan bir yere ait olmayı reddeden Süreyya.
BİLİR MİSİN ÇİĞDEM TALU...
Çiğdem Talu, Ercüment Ekrem Talu’nun torunu ve Recaizade Mahmut Ekrem’in torununun kızı. Edebiyatçı bir aileden geliyor yani. Filoloji eğitimi aldı, 17 yıl bir özel okulda İngilizce öğretmenliği yaptı.
Mutsuz bir evlilikten sonra, şarkı sözü yazarlığına başladı. Kader karşısına 24 yaşında bir kimya mühendisini
Melih Kibar ile Çiğdem Talu birbirlerine deli gibi aşıklar, Melih Kibar müzik okumaya Londra'ya gider, bir gün okuldayken çok büyük bir fırtına kopuyor, okulun içinde yürümeye başlıyor, koridorda yürürken karşısına bir piyano çıkıyor, bir beste yapmaya başlıyor ve şarkıyı kaydedip Çiğdem Talu'ya yolluyor, iki ay sonra şarkısına söz yazdığına dair Çiğdem Talu'dan bir mektup alıyor, Melih Kibar şarkının adını görünce çok şaşırıyor, donup kalıyor çünkü şarkının adı "İçimdeki Fırtına"..