Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gariptir,hiç kıskanmadım. Hatta gizli gizli sevindim bile sonunda benden gitmiş olmasına. Doğurmuştum onu sanki,uzun sürmüştü sancım,ama en nihayetinde doğurup salmıştım dünyaya. Ben aşık olmadım kimseye sonra, oldum sandım, gecenin bir vakti başka bir adamın yüzünde onun yüzünü görünce anladım ki,olmamışım. Yine de idare ettim. Boş kalbim tangırdarken göğüs kafesimin içinde, duymazdan geldim,sever gibi yaptım birilerini,sevdim de belkide,yani biraz. Ama işte bilirsin,üstünde durmadım çok. Zaman da girince araya,unuttum gitti,hepsini,her şeyi.
Masanın bir ucunda hayatlarında hiç kaybetmemiş, aslında sırf bu yüzden hiç kazanmamış erkekler, diğer ucunda onları hak eden kadınları. Tek taşsız parmağım ve fönsüz saçlarımla resmin kusursuzluğunu bozuyorum gibi geldi, hoşuma gitti...
Reklam
Dedim ki: ‘Kalbinin bir ucunu bir başkasınınkine teyellemek istiyor insan. Hepsi hepsi bu.’ Dedi ki: ‘Yaşlanıyorsun’
Melisa Kesmez
Hayat işte. Evde hayal kuruyor, sonra sokağa çıkıyor ve hepsini tek tek gömüyorsun bir yerlere. Hayatın aklındaki ile alakası yok.
Bir banka oturmuşum misal öğle vakti, boş salıncaklara bakıyorum, güneşin altında parlayan kaydırağa falan, güvercinlerin kabara kabara dolandığı suyu çekilmiş süs havuzuna, arka arkaya sigara içerken bir yandan, yapamazken burada, gidemezken bir türlü. Ya da Kuğulu Park’ta kar yağarken. Yalnız başıma oturmuşum. Elim ayağım donmuş soğuktan. Eve gidesim de yokmuş hiç. Boşmuş ki ev. Boş eve gitmesi zormuş.
Gözüm seyirse bir karşılığı vardı onlarda. Ciğerimi okurlardı. Ama görmek istemiyordum onları şu sıra. Aslında kimseyi. Neden diye düşünürken şunu bulup çıkarmıştım aklımın iğne atsan düşmez kalabalığından. Mutlulukları çok geliyordu bana. Kendime itiraf edemiyordum kolay kolay ama kesin buydu sebep. Hayatlarında iyi giden her şey, benim hayatımda kötü giden şeylerin altını çiziyordu. Gözüme sokuyordu aksaklıklarımı, arızalarımı. ‘Bak, böyle olabilirdin sen de’ diye başarısızlığımı vuruyordu yüzüme.
Reklam
Ömürlerinin kayda değer bir bölümünü birtakım ofislerde geçirecek, pazar sabahı takım eşofmanlarıyla Hürriyet almaya gidip, dönüşte "Karıcığım, simit yeni çıkmıştı, dayanamadım.” diyerek hayatlarının ne kadar muhteşem, ne kadar kusursuz, ne kadar hep hayal ettikleri gibi olduğunu muştulayacak erkeklerdi hepsi. Ya da bana öyle gelmişti masanın diğer ucundan bakıverince. Ülkenin iyi okullarından topladıkları diplomalarının ve biricik annelerinin umutlarını boşa çıkarmamak için ant içmişler sanki. Şiirsiz adamlardı. Evet, şiirsiz!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.