“Dudaklarını ısırarak ve yanan gözlerle çalıların altında hareketsizce yatıp beklemesi gerekiyordu; mehtabın, akşamın sisleri arasından yeşilimsi ışıltılarla çıkıp, göğe doğru süzülmesini beklemeliydi; toprağın her sarsıntısına, havanın her titreşimine, ormanin derinliklerinden gelecek her kuş sesine, akşam esintisiyle sallanan dallanın her iç çekişine kulak vermeliydi.”