Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Merve

Reklam
Aklımdaki kelimelerin, aklımdaki hayallere yetişememesi gibi bir şeydi bu. Kelimeler duygularıma yetişemiyor ve yetersiz kalıyorlardı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Ben her zaman alçakta otururum. Alçaklardan düşmek o kadar tehlikeli değildir” Korovyev
Hayat fecaatini bize en iyi gösteren Shakespeare'dir. Zira daima trajedinin koynunda bir komedi gizlenir ve -gerçi insanda gülmeye cesaret kalmazsa da- facia, her zaman muthikeden (çamurdan) nükteler kapar.
Sayfa 98
Reklam
Zihnin hassaları acayiptir. Günlerimizin her hissimizi körleştiren gündelik hayhuyuyla gelip geçişleri arasında,, bazan, sinsi birtakım hastalıkların senelerce süren uzun bir kuluçka devresinden sonra meydana çıkması gibi yavaş yavaş ta içimizde toplanan derin sebeplerle, bazan da sebepsiz yere yahut hatır ve hayale gelmez bir sebep, yani bir vesile ile, veyahut beklenmez ve beklenmedik hadiselerin yeniliği, şiddeti ve tesiri karşısında birdenbire zihnimiz öyle harikulade bir feyiz ve küşayişle açılır ki bu anlarda görüp teşhis ettiğimiz hakikatler karşısında hayatımızın bütün ölçü ve ayarlarının değiştiğini duyarız. Bu zamanlarımızın kuvveti ve şiddeti yanında bunların haricinde geçen zamanlarımızın faaliyeti bir uyanıklığa nispetle bir uyuklama gibi kalır. Bu intibahın aydınlığında sanki gözlerimiz yeni ve amansız bir zekâ ile açılır. Müsamahasız bir münekkit kesilerek yepyeni hükümler vermeye başlarız. Mesela yeni bir aşk bütün ruhumuzu kaplar. Ve bütün mevcudiyetimizde öyle bir hamle duyarız…
Sayfa 91 - Everest
"Ne kadar iyi görünürsen görün, bedenin Oscar’ı almak için giyeceğin kostümden başka bir şey değildir.”
Sayfa 161
Kızı sakinleştirmek ve dinlemesini sağlamak için balığımın hikâyesini anlatıyorum. Bu ömür boyu sahip olduğum altı yüz kırk birinci balık. Tanrı'nın yarattığı başka bir canlıya bakmayı ve sevmeyi öğrenmem için ailem yıllar önce ilk balığımı almıştı. Sahip olduğum altı yüz kırk balıktan sonra öğrendiğim tek şey, insanın sevdiği her şeyin bir gün öleceği oldu. O özel kişiyle karşılaştığın ilk anda, onun bir gün ölüp toprağın altına gireceğine emin olabilirsin.
Sayfa 299
Kızın biri arayıp, “Ölmek insanın canını çok yakar mı? “diye soruyor. Bak tatlım, diyorum, evet yakar ama, yaşamaya devam etmek çok daha fazla acıtır.
Sayfa 255
Tanrım! Bir işi başarmanın nasıl haz verdiğini unutmuşum.
Reklam
Koro Sendromu olduğunu söyledi. Bu sendroma sahip olan kişiler penislerinin gün geçtikçe küçüldüğüne ve yok olduğun da da öleceklerine inanıyorlardı (Fabian, 1991; Tseng ve d., 1992). Daha sonra bende Dhat Sendromu olduğuna, yani rüyada boşaldığımda veya işediğimde bütün spermlerimi kaybettiğime inanarak kriz geçirdiğime karar verdi (Chadda ve Ahuja, 1990). Bu sendromun temelleri, kemiklerdeki bir damla iliği üretebilmek için kırk damla kana ve bir damla sperm üretebilmek için de kırk damla iliğe ihtiyaç olduğunu varsayan eski bir Hint inanışına dayandırılıyordu (Akhtar, 1988). Sürekli yorgun oluşumun sebebini buna bağlıyordu danışman. um bo Spermi düşününce aklıma seks, seksi düşününce
Sayfa 224
Danışman benimle ilgili her şeyi buldu; gerçek hariç. Ben tedavi olmak istemiyordum. Sorunum gerçekte her neyse, onun düzeltilmesini istemi yordum. İçimdeki küçük sırların hiçbiri su yüzüne çıkmak ve mitlerle, çocukluğumla veya kimyasal reaksiyonlarla açıklanmak istemiyordu. Geriye hiçbir şey kalmayacağından korkuyordum.
Sayfa 222
2.804 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.